Hiç! |
İnsanoğlu düşünen bir varlıkmış ya.
Aklım bazen bana oyun oynuyor gibi.
Sınırsız EVRENDE ne kadar yer kaplıyorum diye takıldı aklıma.
Koskoca DÜNYA bile bir kum tanesi kadarken bir insan oğlu ne kadar yer kaplar ki? Yani bir HİÇİZ.
Bu ara hayatın içindeki insanların hali ve pürmelali çokça dikkatimi çekmeye başladı.
Her hayat bir dünya sanki.
Kimi dünya benim diye kibirli,
Kimi dünya benim sırtımda,
Kimi hayat benim,
Kimi ben yoruldum hayat,
Kimi her şey benim olsun, benim hakkım,
Kimi dünyayı ben yönetirim gibi vs. hayatlarına devam ediyorlar.
Aziz Nesin'in NESİN soyadını neden aldığı geldi düşüncelerime.
1934 yılında Soyadı Kanunu çıkınca, “Bana ortada böbürleneceğim bir soyadı kalmadığından, kendime Nesin soyadını aldım. Herkes "Nesin?" diye çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim, istedim." Demiş.
Çok derin bir anlamı var. Değil mi?
Hayatta iki kapımız var. Birisi mucize olan doğmamız.
Diğeri ise ölümümüz.
İşte iki kapının arası ise ömrümüz.
Her insan her an öleceğini bilerek yaşıyor ama ölümü hep unutuyoruz.
Kendime de surular sormaya başladım. Seni 100 yıl sonra kim hatırlayacak?
Dünyanın ömründe kaç milyar insan gelip geçti, kaçı hatırlanıyor?
Kafamda sorular yumak olmaya başladı.
Makamlardakiler, paranın başındakiler, şöhretin peşindekiler, kibrin tutsaklığındakiler, bencilliğin........