Yaklaşık yarım asırlık siyasi mücadelemizin merkezinde yer alan Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milliyetçiliğinin siyasi alandaki en güçlü taşıyıcısı olagelmiştir. Ancak geriye dönüp baktığımızda, özellikle son otuz yılda yaşanan gelişmeler, bu köklü hareketin adım adım dönüştürülerek bambaşka bir eksene oturtulduğunu gösteriyor. Bir zamanlar “devlet bekası” söyleminin en önemli savunucusu olan MHP, bugün AKP iktidarının politikalarını tahkim eden bir payandaya dönüştürülmüş durumdadır. Bu dönüşümün tesadüfi olmadığı artık görülmelidir.

Demokrasi Arayışı Görünümlü Operasyonun İlk Safhası

MHP’deki kırılmanın miladı, Meral Akşener’in “MHP’de demokrasi arayışı” sloganıyla genel başkanlığa aday olmasıyla başladı. O dönem yaşananlar birçok kişi tarafından doğal bir “iç demokrasi mücadelesi” olarak görülmüş, parti tabanında da bir umut dalgası yaratmıştı. Ardından Koray Aydın, Ümit Özdağ gibi kamuoyunda etkisi yüksek isimlerin aynı çizgi etrafında birleşmesi, MHP’nin iç dengelerini sarstı ve partide bir “yeni yönelim” beklentisi oluşturdu.

Bugünden bakıldığında ise o sürecin yalnızca bir parti içi yarış olmadığı, MHP’nin mevcut konumundan koparılıp yeni bir siyasi mühendislik içinde farklı bir role itildiği daha net anlaşılmaktadır.

MHP’nin Terk Edilişi ve Yeni Siyasi Mahfillerin İnşası

Akşener hareketiyle başlayan süreç, partinin kitlesel ve kadrosal anlamda parçalanmasını hızlandırdı. Bu kırılmanın sonucunda:
• Meral Akşener önderliğinde İYİ Parti,
• Koray Aydın çizgisinin belirli unsurları,
• Ümit Özdağ’ın ayrılığı sonrası Zafer Partisi,
• Öncesinde BBP ve ATP (Aydınlık Türkiye Partisi) gibi çıkışlar, milliyetçi tabanın sürekli bölünmesine yol açtı.

Bu yapıların bir kısmı bilerek, bir........

© Habererk