1991 RP İstanbul İl Başkani Recep Tayyip Erdoğan’in Kürt sorunu raporu: Milli üniter devlete karşı ideolojik bir yol haritası ve süreçteki devamlılığı
I. Raporun Eleştirel Temelleri ve Millî Birlik Tartışması
Rapor, dönemin devlet yaklaşımını ve yapılması gerekenleri net maddelerle ortaya koyarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin millî ve üniter yapısının köklerini sarsma potansiyeline sahip görüşleri barındırır.
1991 RP Kürt Sorunu Raporu, o dönemde Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla hazırlanmış ve partinin Genel İdare Kurulu'na sunulmuş kritik bir belgedir. Bu rapor, Türkiye'nin siyasi tarihinde Kürt meselesine yaklaşımı itibarıyla radikal ve çığır açıcı bir nitelik taşır, zira resmî devlet ideolojisini en sert dille eleştiren ilk kapsamlı parti raporlarından biridir.
Raporun hazırlanmasında, Mehmet Metiner, Ali Bulaç, Abdurrahman Dilipak ve Altan Tan gibi İslamcı ve pkk meselesine üniter devlet penceresi karşıtı bakısa sahip kisilerin de katkıları olmuştur. Rapor, sözde "red, inkâr ve asimilasyon" politikalarına karşı bir yol haritası niteliğindedir.
Raporun Orijinal Alıntılarıyla Kritik Tezler
Raporda sözde inkârcı politikalara karşı çıkan ve üniter yapıyı hedef alan temel tezler şunlardır:
“Bugün ‘Doğu’ veya ‘Güneydoğu Sorunu’ olarak adlandırılan sorun, aslında bir ‘Kürt Sorunu’dur… Sorun gerçekte ulusal bir sorundur, yani bir Kürt sorunudur…”
“Kürtlerin konuştuğu dil olan Kürtçe, Türkçeyle ilgisi olmayan müstakil bir dildir…”
“Resmî ideoloji bütün bu noktalarda artık iflas etmiştir.”
“Kürt halkının büyük bir çoğunluğu Kürt ulusal kimliğinin tanınmasını ve Kürt kültürünün geliştirilmesini istemektedirler.”
“Türkiye’de 75 yıldan beridir resmî ideolojinin Kürt meselesinde inkârcı, asimilasyoncu, baskıcı davrandığını açık seçik söylemeli ve resmî ideolojiyi yüksek sesle sorgulayabilmeliyiz.”
“Türkiye’de dileyen herkesin kendi anadilinde eğitim-öğretim yapabilmesini savunmak, kitle iletişim araçlarından yararlanmasını savunmak.”
“Resmî ideolojisi ırkçı, asimilasyoncu ve baskıcı olmayan, Türkiye’de yaşayan herkesin eşit siyasal, sosyal ve kültürel haklar temelinde gönüllü bir birlikteliğini esas alan yeni bir hukuk devleti anlayışını ön plana çıkartmak.”
“Yerel parlamentoların oluşturulması ve merkezî devletin küçülmesi Türkiye’de tam demokrasinin yerleşmesi için atılacak önemli adımlardır.”
“Bölge bir yanda devlet terörü, öbür yanda da PKK terörü arasında sıkışıp kalmaktadır.”
“İnsanlara bölgede gerektiğinde “bok” bile yedirilmektedir.”
“PKK terörünü kınadığımız kadar devlet terörünü de kınamak. Devlet-PKK çatışmasında devletçi bir safta gözükmemek, devletin eleştiri üslubunu benimsememek; “Bölücü”, “Terörist”, “Ayrılıkçı”........© Habererk





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin