Yerel Yönetimler ve Üniversiteler

Yerel Yönetimlerle üniversitelerin birbirinden Türkiye kadar kopuk olduğu bir başka ülke olduğunu sanmıyorum. Dünyanın en başarılı üniversiteleri genelde vakıf üniversiteleridir. Ve bu üniversitelerde hem üniversitenin idaresinde hem de vakıfta en etkili unsur yerel yönetimlerdir.

Türkiye’de kamu ve vakıf olmak üzere iki tip üniversite var. Her iki tip üniversite de yerel yönetimlerden kopuk. İlaveten vakıf üniversitelerinin büyük çoğunluğu gerçekte özel üniversite. Özel üniversite kurmak yasak olduğundan şirketler vakıf üniversiteleri kuruyorlar. Vakıf üniversiteleri yasal olarak kar amaçlı olamayacağından, üniversitelere piyasanın üstünde fiyatlarla satış yapan şirketler açıyorlar. Böylece ortaya çarpık bir yapı çıkıyor, maliyetler arttığından öğrencilerin ödeyeceği eğitim bedeli yükseliyor.

Özel üniversitelerin kurulmasına ve isteyen vakıf üniversitelerinin özel üniversiteye dönüşmesine izin verilmeli. İş adamları hukuka karşı hile yapmaktan ve kendi mallarının hırsızı olmaktan kurtarılmalı. Vakıf müessesesi yozlaştırılmamalı. Özel üniversiteler devlete, vergi yerine, eğitim verdikleri öğrenci başına sabit ücret ödemeli.

Nüfusu 500 binden yüksek olan belediyelere üniversite kurma hakkı tanınmalı. Nüfusu 500 binden az olan belediyeler de birleşerek üniversite kurabilmeli. ‘’Türkiye’de haddinden fazla üniversite var’’ dediğinizi duyar gibiyim. Oysa hakikat bu değil. 209 üniversitemiz var. Bu rakam ABD’de 5000’in, Almanya’da 420’nin, Fransa’da 300’ün, Çin’de 4000’in ve İngiltere’de 2000’in (Bunlardan sadece 144’ü akredite) üzerinde. Bu ülkelerde genç nüfusun nüfusa oranı ülkemizden çok daha düşük.

‘’Ülkemiz üniversite mezunu işsizlerle doluyken yeni üniversite kurmak akıllıca mı?’’ diye soranlar olacaktır. Devlet okumak isteyen her vatandaşına imkan sağlamak zorundadır. Aynı hasta vatandaşlarına sağlık hizmeti vermek zorunda olduğu gibi. Geri kalmış ülkeler hariç, sınavlar, öğrencileri puanlarına uygun okullara yerleştirmek için yapılır. Yerleştirildiği üniversiteye gitmeyerek şansını bir kez daha denemek isteyenler dışında hiç kimse açıkta kalmaz.

Sorun üniversite eğitiminde değil. Sorun yanlış bölümler açılmasında. Plansız ve programsız hareket edilmesinde. Vakıf üniversitelerinin sahiplerinin, kalitesiz eğitime rağmen, büyük paralar kazanmasında.

ÖSYM her isteyen üniversiteye hukuk fakültesi açma izni verince 100 binden fazla ihtiyaç fazlası avukatımız oldu. Avukatlar gardiyan, mübaşir ve katip olmaya çalışıyorlar. Avukat fazlası yaşarken sanayi tesislerimiz teknik eleman, turizm kuruluşlarımız eğitimli personel sıkıntısı çekiyor. Mesela Almanya’daki üniversitelerin yarıdan........

© Habererk