Güle Güle Kemalizm Hoş Geldin Gazi Mustafa Kemal Atatürk |
‘’Türkiye Cumhuriyeti Osmanlının küllerinden doğdu’’ ifadesine göre Osmanlı yanmış bitmiş kül olmuş, onun külleri yani kalıntılarıyla Türkiye kurulmuş. Daha düz ifadeyle, ‘’Artık memleketi ve milleti iyi yönetemeyen Osmanlı yıkıldı, yerine Türkiye kuruldu.’’ Cumhuriyetin ilk yıllarında benimsenen tarih tezi budur.
Türkiye’nin Osmanlının yerine, son padişahın emperyalistlerle iş birliği yapması üzerine verilen milli mücadeleden sonra kurulduğu düşünülürse bu tarih tezinin benimsenmesi makuldür. Bu teze en büyük itiraz ileride ülkücü hareketin fikir babalığını üstlenecek olan Atsız, Serdengeçti, Osman Turan gibi Türk milliyetçilerinden geldi. Onlar Atatürk’ü başbuğ olarak benimsediler, cumhuriyetin ilanını sevinç göz yaşları dökerek alkışladılar. Modernleşme ve kalkınma çabalarını desteklediler.
Ama Osmanlıyı yerine göre suçlayan yerine göre görmezden gelen ve İslam’dan sonraki Türk tarihini silikleştiren tarih tezine itiraz ettiler. ‘’Türk tarihi bölünmez bir bütündür ve süreklilik arz eder. T.C, Osmanlının devamıdır’’ fikrini bedel ödeyerek savundular. Atsız’ın çevresinde kümelenen Türkçüler, 1930’larda devletin resmi görüşü haline gelen Güneş-Dil teorisine ve belli başlı medeniyetlerin ve Anadolu uygarlıklarının da Türkler tarafından meydana getirildiği tezine de itiraz ettiler. Vefatından önce Atatürk’te bu tezden vaz geçti.
Cumhuriyetin ilk yıllarında benimsenen milliyetçilik anlayışı sekülerdir, dine soğuk ve mesafelidir. Yani dönemin tarih felsefesine uygundur. 2. Dünya Savaşından sonra SSCB’nin Türkiye’den boğazları ve toprak istemesi üzerine T.C Batı blokunda yer aldı. Hem Batı blokunda yer alıp hem de anti emperyalist milliyetçilik anlayışını sürdürmek mümkün olamayacağından, anti komünist milliyetçiliğe geçildi. Antikomünist milliyetçilik yani din düşmanı olan komünizme karşı geliştirilen milliyetçilik, dine soğuk olamayacağından, din-devlet ilişkisi de dönüştürüldü.
Çok partili CHP döneminde (1946-1950) imam hatip kurslarının açılması, belli başlı türbelerin faaliyete geçmesi, İlahiyat fakültesinin eğitime başlaması, kuran kurslarına ve hacca izin verilmesi bu kapsamdadır. DP iktidarında ezanın asli haline döndürülmesi, çok sayıda imam hatip okulu açılması, kuran kurslarının yaygınlaşması, dini günlerde başbakanın katılımıyla kalabalık programlar yapılması ve dini neşriyatta patlama yaşanması, mukaddesatçı milliyetçiliğe kesin olarak geçildiğinin en bariz göstergeleriydi.
Bu dönüşüm tarih anlayışını da........