"ATATÜRK yüzünden planlarımızı yarım yüzyıl ertelemek zorunda kaldık, şu an yine uyguluyoruz."
David ROCKEFELLER
"Ermenilerin bu feyizli ülkede hiçbir hakkı yoktur. Memleketiniz sizindir, Türklerindir. Bu memleket tarihte Türk'tü, o halde Türk'tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır." Mustafa Kemal ATATÜRK
Amerika'nın, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki misyonerlik faaliyetlerinin; başlangıç, gelişme ve sonuçları ile etkilediği bölge insanının davranış biçimlerini anlatmaya çalışacağım. Yazımda 'Reyhan GÜNDOĞMUŞ'un' araştırmalarını kaynak alarak sizlere aktarmaya çalışacağım.
Osmanlı'da çöküşün başlangıcı olarak açıkça ifade edeceğim misyonerlik faaliyetleri ve Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde başlayan ve bugün de o sürecin devamı olan hususları eğitim kurumlarının devşirilmiş kişiler tarafından hangi gerekçeler ileri sürülerek gerçek gizlenerek yapılan faaliyetlerini aktarmaya çalışacağım.
Konunun temelini; dini bir yapı etrafında, bina, tesis, kurum ve bu kurumu idare eden fikri yapı nasıl oluşturuluyor, izah etmeye çalışacağım.
Konunun ana teması olan "misyoner" kelimesi Latince "mittere"den gelmektedir ve anlamı "göndermektir." Fransızcaya "misyon" olarak geçmiş; "bir kimseye, bir şey yapmak için verilen özel görev" anlamını kazanmıştır. Misyon kelimesinden gelen misyonerlik "bir dini teşkilat kurarak, din propagandası yapmak, insanları o dinin müritleri haline getirmektir" (KOCABAŞOĞLU, 1989:1) Genel olarak misyonerlik "başka dinden olanları kendi dinine kazandırmak için kurulan dernekler," özel de ise "Hıristiyan olmayan ülkelerde Hıristiyanlığı yayma amacını güden kurumlar" (Türkçe sözlük 1998, 2, s. 571) olarak tanımlanmıştır.
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA MİSYONERLİK
1820 yılında başlayan ve Türk Kurtuluş Savaşı'nın sonuna kadar geçen zaman içerisinde Osmanlı İmparatorluğu'nda misyonerlik faaliyetleri çok hızlı bir şekilde gelişmiştir. Misyonerlik faaliyetlerinin bu şekilde başarılı olmasında şüphesiz Osmanlı Devleti'nin Islahat Fermanı ile verdiği ayrıcalıklar, kapitülasyon anlaşmaları ile verilen ayrıcalıklar ve Osmanlı Devleti'nin bölgelerine (özellikle Anadolu) ilgi göstermemesi etkili olmuştur.
Başlangıçta kendilerine Anadolu'da hedef bulamayan misyonerler, daha sonra Ermenilere odaklanıp çalışmalarında başarılı olmuşlardır. Açtıkları okullardan mezun olanların başarılı olmaları bu okulların etkilerini arttırmıştır. Hatta zamanla "Müslüman Türkler" dahi çocuklarını bu okullara göndermişlerdir.
Misyonerlerin genel hedef kitleleri, İslamiyet'in yaygın olduğu bölgeler olmuştur. Bu çalışma Osmanlı Devleti ile sınırlı kalmayıp Afrika Kıtası, Arap Yarımadası, İran ve Orta Asya halklarına da yönelik bir çalışmadır. Osmanlı Devleti'nin çok milletli ve etnik kökenli yapısı ise bu yönteme çok müsaitti. Çünkü Osmanlı yönetimi altında Rum, Ermeni, Yahudi, Maruni ve Dürzi etnik kimliklerine mensup gruplar yaşamaktaydı .Osmanlı yönetimindeki Lübnan'da Marunileri Fransızlar, Dürziler'i İngilizler, Anadolu'daki Ermenileri ise........