Çanakkale içinde Aynalıçarşı |
"Eceabat bölgesi kuvvetlerine komuta ettiğim zaman aldığım tertibat ile düşmanın karaya çıkmasına imkân verilmeyebilirdi." Gazi Mustafa Kemal
Tarih büyük öğretmendir. Fakat çoğunluk olarak bu büyük öğretmeni dinlediğimiz söylenemez... Bu büyük öğretmen bize yıllarca hatalarımızı ve doğrularımızı, çoğunlukla da yanlışlarımızı anlatırken biz derslerden kaçan ve tembellik eden öğrenciler gibiydik. İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy Bey'in dediği gibi "ders alınsaydı tarih tekerrür eder miydi?".
İngiltere, Osmanlı Devleti'nin dört bir yanından istihbarat ajanları, "satılık hainlerden" elde ettiği raporlarla artık Osmanlı Devleti'nin tükendiğini, 200 yıl süren bölme parçalama ve zayıflatma faaliyetlerinin kesin sonuç verdiğini, son bir darbe için zamanın geldiğini düşünüyordu.
İngiliz sömürgeciliği bağımsız tek Müslüman devleti olan Osmanlı İmparatorluğu’nu dağıtmak ve dünyanın en güzel şehri İstanbul ile kendisini ödüllendirmek istiyordu.
Zira Osmanlı Devleti, 1908'de ikinci Meşrutiyet sancıları içindeyken İngiltere Krallı VII. Edward ile Rus Çarı II’nci Nikola Finlandiya Körfezi'ndeki Reval' de buluşmuşlar, Osmanlı'yı paylaşma planlarını görüşmüşlerdi.
Osmanlı, 1912 yılında Balkan Harbi'nde Balkan Birliği orduları tarafından yenilgiye uğratılmış, Osmanlı yönetimi siyasal kavgalar içinde karışmış, ülkede birlik ve düzen kalmamıştı. Yabancı konsolosluklar azınlık çetelerine dağıtılmakta olan silahlarla doluydu.
Bunun yanı sıra Osmanlı ordusunun, dünyanın en güçlü donanmasına sahip İngiltere ve İngiliz- Fransız ittifakının güçlü ordularına direnebilmesi düşünülemezdi.
Henüz savaşın başlarında İngiliz başbakanı Asquit, "Osmanlı Devleti kılıçla ortadan kaldırılacaktır." Savaş Bakanı Kitchener de "Türkiye'yi mahvedinceye kadar savaşa devam edeceğiz" diyeceklerdir.
Oysa Türk Askeri; ayağında çarıkla, yedek parçası olmayan tüfekle, yarı araç yarı tok, ben nasıl savaşayım? İktidar kavgası ihanete dönüşmüş, vatan hainleri bana hesap verin! demeyecek ve Mehmetçik; Savaş meydanının olan bitenin hesap sorulacağı bir yer olmadığını, bundan sonra olacak olanlara karar verilecek yer olduğunu hissederek, karadan ve denizden saatler süren bombalar arasından kanlar içinde sürünerek çıkacak, son bir gayretle ayağa kalkacak, büyük komutanın "SİZLERE SAVAŞMAYI DEĞİL, ÖLMEYİ EMREDİYORUM!" komutuyla şartsız, amasız süngüsü ile düşmanın üzerine atılacaktır.
Gıyabi cenaze namazı kılarak düşmanı karşılayacak, 5 dakika sonra şehadet şerbeti içeceğini bilerek mevzilere korkusuzca girecektir. Kendilerinin şehadetinin kazandıracağı zaman, takviye için gelecek birlikler için elzemdir düsturundan hareketle...
İşte Çanakkale Savaşı (muharebeleri) Anadolu toprağında nasıl tutunduğumuzu ve bundan sonra da nasıl tutunabileceğimizi anlatan önemli bir derstir. Bugün hak etmeyen birilerine "kurucu önder, lider" unvanı verenlere ithaf olunur.
İşte bu düşüncede olanlar, Çanakkale'yi Zafer olarak da görmezler ve hatta her yıl kutladığımız Çanakkale Zaferi’ni, Çanakkale yası olarak düzeltilmesini isterler. Hatta 250.000 kişinin ölümüne sebep olan bu savaş sonrası İstanbul yine işgal edildi diyerek "Bu nasıl Zafer? Bu nedenle Çanakkale Zaferi denilen şey zafer falan değildir!" diye iddia ederler. Şehitleri ölü diye niteleyerek,
Saygısızca...
Oysa İstanbul'un işgali,........