Milliyetçilik kuramlarında iki ana akımdan söz edilir; ilkçiler ve modernistler. Kısaca izah etmek gerekirse ilkçilere göre milletler kadimden beri vardır, modernistlere göre millet ve milliyetçilik modernizmin sonucudur. Sanayileşme, matbaa ve gazetelerin yaygınlaşması, kentleşme millet ve milliyetçiliği yaratmıştır. Modernistlere göre, millet daha çok bir inşadır.
Önemli olan hangi teorinin daha tutarlı olduğu değildir. Bu kuramların her biri gerçeğin bir yüzüne işaret eder.
İnşacılara göre milleti oluşturmak isteyenler tarihi ve gelenekleri yeniden yorumlarlar.
Bilindiği gibi Osmanlıcılık ve İslamcılık siyasetinin devleti kurtaramayacağı anlaşılınca Türkçülüğe dönülmüştür. Türkçülüğe kadar devlet Osmanlı hanedanının, savaşları kazanan da Osmanlıdır. Tarih yazını buna göredir. Yani Türk diye bir milletten bahsedilmez, Türk daha çok köylülüğü, kabalığı, bedaveti temsil eder. Övünülecek, dahil olunacak bir şey değildir. Türkçülük sahne alınca tarih yazını değişmiş, artık savaşları kazanan, Anadolu’yu fetheden, övünülecek bir millet olan Türk vardır.
Ziya Gökalp’in, Yurdakul ve diğerlerinin eserlerinde artık Türklük övünülecek bir çekim merkezi haline gelmiştir. Zaferlerin sahibi de Türk milletidir.
Bu kadar açıklama şunun için: Malazgirt Zaferinin 953. Yılını kutluyoruz.........