Çin on yıldır Uygurlara, daha doğru ifadeyle Türklere, zira Kazaklar ve Kırgızlarda bu uygulamadan nasiplerini alıyorlar, eşi benzeri görülmemiş şekilde zulmediyor. Her şey gözlerimizin önünde yaşanırken Türk devletleri neden seslerini yükseltmiyor?
Devletlerimizin takip ettikleri siyasetlerin oluşumunda, Çin’in uluslararası ilişkilerde takip ettiği strateji temel belirleyici. Çin, içişlerine karışmayan ülkeleri, içişlerine karışmadığı gibi, uluslararası platformlarda destekliyor. İçişlerine karışan ülkelere zarar vermek için elinden geleni yapıyor. Örneğin Çin, Sudan’a yatırım yapmasını kolaylaştıran El Beşir’i her platformda destekledi. Onunla ilgili alınmak isten BM kararlarının tamamını veto etti. Ama El Beşir’in ordu tarafından devrilmesine karışmadı.
Yani Çin’in stratejisi ABD’den çok farklı. ABD, bir strateji belirliyor ve uyguluyor. Stratejisini uygularken müttefiklik, geçmişte yaşanan iş birlikleri ve ilişkiler önemli olmuyor. Bazen neyi niye yaptığı dahi anlaşılamıyor. Mesela ABD, YPG’ yi yani PKK’nın Suriye kolunu ve FETÖ’ yü Türkiye ona herhangi bir konuda zarar verdiği için desteklemeye başlamadı. Oluşturduğu Orta Doğu stratejisinde kullanışlı bir aparata ihtiyacı vardı YPG’ yi oluşturdu ve kullanıyor. Hüsnü Mübarek, her olayda Amerika’dan yana tavır almış, bazen halkıyla ters düşme pahasına bunu yapmış bir müttefikti. Beyaz Saray onun devrilmesini destekledi. Çiçek devrimleriyle devrilen ya da devrilmesi hedeflenen yönetimlerin tamamı ABD yanlısıydı.
Takip ettiği ‘’İçişlerime karışma, içişlerine karışmayayım’’ politikası Çin’i uluslararası ilişkilerde güçlendiriyor. Türk devletlerinin Çin politikalarının oluşumunda belirleyici oluyor. Hiç ‘’Çin PKK’yı destekliyor’’ cümlesini duydunuz mu? Eğer Pekin PKK’yı destekleseydi bugün........