Turan ülküsünü yıpratmamak
Bağımsız Türk Cumhuriyetlerinin Güney Kıbrıs yönetimini tanıması ve büyükelçi atamaları ile ilgili tartışmalar yaşanıyor. İfade etmek isterim ki Bağımsız Türk cumhuriyetlerinin bu kararını doğru bulmuyorum. Ama bu yanlışları üzerinden bu ülkelere ve Turan ülküsüne saldırılmasını da doğru bulmuyorum.
YÜZLERCE YIL SOYKIRIM VE ASİMİLASYONA UĞRADILAR
SSCB bünyesinde yüzlerce yıl dini ve ırki olarak asimile edilen, yerlerinde. ve yurtlarından sürgün edilen, Türk ismi yerine Kırgız, Azeri, Özbek, kazak gibi isimler verilerek Türklük şuurları tahrip edilen, zindanlara atılan, zalimlikler ve soykırımlara uğradıkları bir süreç yaşadılar.
DEVLET VE ŞUUR OLMAK ZAMAN İSTER
Bugün ki Orta Asya Bağımsız Türk devletleri SSCB’nin 1990 yılında başlayan dağılma sürecinde 1991yılında bağımsızlıklarını ilan ettiler. Yani sadece 34 yıldır bağımsız ülkeler. Bu süre devletlerin ömürlerinde uzun bir süre değildir. Bu süre yüzlerce yıldır yaşanılan sürgün, soykırım, asimilasyon ve zorbalıklar atlatmak yeniden millet ve tarih şuuru kazanmak, devlet kurumlarını oluşturmak, ordu kurmak, ekonomik istikrara kavuşmak, asayiş birimlerini tanzim etmek, yeni bir eğitim sistemi, subay, astsubay polis okulları yapmak, emniyet müdürü, kaymakam vs yetiştirmek içinde yeterli bir süre değildir. Daha çok zamana ihtiyaç vardır. Üstelik bu ülkelerde bağımsızlıklarının ilk yıllarında çok güçlü ve hala devam eden Rusya etkisi ve üzerlerinde hakimiyetleri vardı. Önemli Yönetim kademelerinde ise Ruslar ve Rus yanlıları yer almıştır.
SADECE BAŞBUĞ TÜRKEŞ VE ÜLKÜCÜ HAREKET
Geçmişte Esir Türkler konusu ve Turan ülküsü sadece Başbuğ Alparslan Türkeş tarafından ortaya konmuş ve ülkücü hareketin Kızılelması olmuştur. Esir Türkler ve Turan ülküsü Türkiye'yi idare edenlerin ilgi sahası olmamıştır. Hatta İsmet İnönü zamanında SSCB’den ülkemize kaçan soydaşlarımız iade edilmiş ve köprüde kurşuna dizilmiştir. Buna Boraltan Köprüsü katliamı ya da Boraltan........
© Habererk
