menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Kabe’nin kapısı”ydı, dansın merkezi oluyor!

42 26
22.07.2024

Eskiler, Üsküdar’a “Kâbe Toprağı” derdi.

Hacca giden bütün kafileler buradan uğurlanırdı.

Rumeli’de oturan ve Hacc için yola çıkan Müslümanlar, Boğaz’ı geçerek Üsküdar’a ayak bastıklarında “Kâbe toprağına ayak bastık” diyerek gözyaşlarını tutamaz ve eğilip bu toprakları öperlerdi.

Bu yüzden ecdat, Üsküdar’a abdestsiz ayak basmayı edepsizlik telâkkî ederdi.

“Hâdimu'l-Haremeyn-i Şerefeyn”, yani “Mekke ve Medine'nin Hizmetkârı” unvanını taşıyan Osmanlı padişahları da hacılarla beraber aralarında Kâbe'nin yeni örtüsünün de yer aldığı hediyeleri barındıran ve “surre alayı” denilen kervanı, Üsküdar’dan yolcu ederlerdi.

Yolculuk öncesi son toplu namaz burada kılınır, dualar burada edilirdi.

Dolayısıyla, bugün insanların telaşla gelip gittikleri Üsküdar, “Kabe’ye açılan kapı” niteliğindeydi.

Onun için ecdadımız, Üsküdar’dan başlayıp Medine’de son bulan bir demir yolu inşa ederek, Üsküdar’daki başlangıç ayağına da “harem” adını vermiştir.

Harem; Mescidi Nebevi’ye, Medine’ye atıftır.

Tabii Üsküdar’ın, Millî Mücadele tarihimizde de önemli bir yeri vardır.

Kuvâ-yı Milliye'ye katılmak isteyen çok sayıda vatan evladı, Üsküdar’da bulunan Özbekler Tekkesini Anadolu'ya geçişi için “merkez” olarak kullanılmıştır.

Mehmed Âkif Ersoy, Celâleddin Ârif Bey, Ali Fuad Cebesoy'un babası İsmail Fazıl Paşa ve Halide Edip Adıvar ile eşi Adnan Adıvar, hatta İsmet (İnönü) Paşa da Anadolu'ya, Özbekler Tekkesi üzerinden gitmiştir.

Üsküdar, İstanbul’da manevi havanın hâkim olduğu en........

© Haber7


Get it on Google Play