Dünyada pandemiden sonra patlayan enflasyon, en çok sabit gelirliyi vurdu.
Özellikle orta direk hızla eridi.
Türkiye’de iktidar, bu kesimi rahatlatmak için çok mücadele verdi.
Başta gıda olmak üzere, bazı kalemlerde vergi indirimleri yapıldı ki, vatandaşın alım gücü artsın.
Aynı şekilde asgari ücretliden gelir ve damga vergisi alımına son verildi, yüksek ücret artışları ile düşük ve orta gelirli rahatlatılmaya çalışıldı.
Ne var ki aç gözlü fırsatçılar, ‘serbest piyasa’ bahanesine sığınıp, devletin vatandaşın cebine koymaya çalıştığı her kuruşu fazlasıyla kendi cebine indirdi.
Sonra da hiç utanmadan rekor kârlar açıkladılar; marifetmiş gibi!
***
Bunları söyleyince çok bilmişler hemen karşı çıkıyor, bahane çok nasılsa!
Döviz, enerji, akaryakıt ve asgari ücret artışıyla izah edilemeyecek, hepsinin katbekat üstünde fahiş zamlar yapanları aklamaya çalıştılar akıllarınca.
Hiçbiri de çıkıp, “Biz TL karşılığı 21 lirayken 35’e göre ayarladık, dolar 32 liraya çıktığında 45’miş gibi hesap yaptık” demiyor tabii.
2020’de stokladıkları ürünleri 2023’te akılalmaz kârlarla piyasaya sürmelerini saymıyorum bile!
Bakın, bugün bile dünyada gıda fiyatları düşerken bizde artmaya devam ediyor?
Sadece gıda değil, pek çok sektörde…
Oysa bu sene temmuzda asgari ücret artmayacak, diğer gider kalemleri de yerinde sayıyor.
Sadece emekli ve memur enflasyon farkı alacak, yani işverenin maliyetini artıracak bir durum yok…
Lakin onlar her gün ürünlerine ufak ufak artışlar yaparak, şimdiden emekli ve memurun cebine girecek parayı iç ediyor!
***
Ne hazin, ne utanç verici bir durum ki, pek çok kalemde marketten aldığımız ürün........