Şiddet sarmalı

Dünya, üzeri açık bir tımarhaneye; sokaklarımız ise kuralsız bir arenaya dönüşüyor. Şiddet, artık sadece savaş meydanlarında değil; okul koridorlarında, trafik ışıklarında ve en acısı evlerin salonlarında kol geziyor.

Sabah uyanıyoruz, Avustralya’dan bir haber: Bir plajda, iki kişi, insanların üzerine kurşun yağdırıyor. "Nasıl olur?" diyorsunuz. Meseleye daha derinden baktığınızda, Gazze’deki katliamların intikamını almak istedikleri düşünülen bir baba-oğulun münferit eylemi karşınıza çıkıyor.

Peki neden? 

"Küresel adalet" mekanizmasının çöktüğüne inandıklarından mı? Ya da Gazze’de yüz binlerce masum Filistinli dünyanın gözü önünde katledilirken, uluslararası hukukun çaresizliği mi?.. Acaba küresel sistem Gazze katliamlarına fırsat vermeseydi yine de böyle bir eylem olur muydu? Belki de olmazdı... Her ne olursa olsun şiddeti tasvip etmek mümkün değil. Ancak sebeplerini anlamak, insanlığın huzuru ve geleceği için önemli.

Küresel vicdan o kadar yaralı ki; bazı ülkelerin İsrail’in yaptığı katliamlar nedeniyle Eurovision gibi organizasyonları boykot etmesi, aslında bıçağın kemiğe dayandığının diplomatik yollardan ilanıydı. Ne yazık ki küresel adalet tesis edilemediğinde, dünyanın dört bir yanında bireylerin radikalleşmesine ve şiddetin kontrolsüz bir şekilde sokağa taşmasına zemin hazırlanmış oluyor. Küresel ölçekte adalet terazisi şaşınca, bunun........

© Haber7