Hazreti Yunus der ki, “Benim adım dertli dolap/Suyum akar yalap yalap/Böyle emreylemiş Çalap/Derdim vardır inilerim.”
Derler ki, bu şiiri Hama’nın Su çarklarını gördüğünde söylemiş…
Hama özgürleşti. Büyük katliamlara, acılara, zulümlere sahne olan, yiğit insanların şehri Hama…
İç savaş öncesi idi, bir grup arkadaş Azez’den girdik, Halep, Hama, Humus, Şam ve görülebilecek her yeri geze geze bir on-onbeş gün geçirdik Suriye’de…
En ilgimizi çeken, gıcırdayarak dönen ve dönerken adeta bir vaveyla gibi, çığlık gibi kulakları delen, kalplere acı ızdırap veren sesiyle Hama katliamını anımsatan boyları 25 metreyi bulan devasa su çarkları idi…
Suriye’nin dördüncü büyük şehri Hama… Beşbin yaşında olduğu söylenir. Asi nehrinden hayat bulur. Hayat verir etrafına…
Su değirmenlerinin tarihi Bizans’a kadar götürülür, ancak, ciddi kaynaklar bunları Memlukler’in yaptığını yazar, Osmanlılar döneminde ise yeniden imar edilmiş, yaşatılmış, günümüze kadar gelmiş…
“Beni bir dağda buldular,/Kolum-kanadım kırdılar,/Dolaba lâyık gördüler,/Anın için inilerim.”
1982 Yılı Şubat ayında, Hafız Esed yönetimine başkaldıran Hamalılar, yiğit insanlar 27 gün süren korkunç bir katliama, soykırıma tabi tutulur. Hafız’ın katilleri, bir taraftan havadan bombaladıkları şehirde, karadan da kadın, çocuk, yaşlı, genç ayrımı yapmadan yaşayan tek bir canlı bile bırakmamak için bir insan avı sürdürür… Toplarla, tanklarla evler, hastaneler, okullar, camiler hedef alınır… Tecavüzler, işkenceler anlatılabilecek gibi değildir… Uluslararası Af Örgütü raporlarında bile 30........