CHP’nin yeni parti programı

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 39. Kurultayında yeni parti programı da oylandı, oy birliğiyle kabul edildi. Hayırlı olsun.

Program, demokrasi, şeffaflık, hukukun üstünlüğü ve yerinden yönetim gibi kavramları merkeze alarak reformcu bir görüntü sunma çabası içinde hazırlanmış.

Ancak metnin bütünlüklü ve dikkatli okunması, programın retorik düzeyde evrensel değerlerin arkasına gizlenen çok daha kapsamlı, köklü ve riskli bir siyasal mühendislik projesi içerdiğini göstermektedir.

Program, Türkiye’nin üniter devlet yapısını, merkezi yönetim kapasitesini, milli güvenlik mimarisini ve toplumsal değerler sistemini derinden etkileyecek radikal dönüşüm önerileri barındırırken, bu dönüşümlerin sonuçlarını taşıyabilecek kurumsal gerçeklikten ve uygulanabilirlikten de yoksun. Tam bir CHP mamulatı…

Yolsuzlukla mücadele, hesap verebilirlik, şeffaflık ve liyakat gibi kavramlar yoğun biçimde kullanılmakta, öyle ki neredeyse her paragrafta yinelenmektedir.

Güler misin ağlar mısın, onca iddianame varken yargılananlar hâlihazırda CHP üyesi iken, bunlarla ilgili meydan meydan miting yapılıp savunulurken, Kurultay neredeyse bunların savunusu için gerçekleştirilirken bu ne perhiz bu ne lahana turşusu…

Tekrarların söylem etkisi oluşturmasından olsa gerek, habire yinelenen cümleler var… Bununla birlikte ortaya konulan retorik, politika tasarımının içini doldurmamakta; somut araçlar, teknik mekanizmalar ve kurumsal çerçeveler havada kalmaktadır.

Bal demekle ağız tatlanıyor mu? Boş olan iddianame dosyaları değil, boş olan CHP’nin yolsuzlukla mücadele söylemi… Halep orada ise arşın burada, yolsuzlukla itham edilenler ise daha da yakında Silivri’de…

Programda kurulacağı söylenen bağımsız denetim kurumlarının yapısı, merkezi idarenin denetim mekanizmaları ile ilişkisi, siyasi manipülasyonu önleme araçları, milli güvenlik boyutu ve demokratik meşruiyet sınırları da tanımlanmamış...

Söylem ile eylem arasında en fanatik CHP’lilerin bile gördüğü ve itiraz ettiği dağlar kadar fark ve mevcut pratik, programın etik iddialarını da, hukuki iddialarını da boşa düşürüyor…

Programın temel eksenini oluşturan yerelleşme ve yerinden yönetim yaklaşımı, sıradan bir idari reform değil, Türkiye’nin devlet yapısını kökten değiştirmeyi hedefleyen bir proje niteliğindedir. Program, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın tüm çekincelerin kaldırılması koşuluyla uygulanmasını resmî hedef olarak ilan etmektedir.

Türkiye’nin bu şarta koyduğu çekinceler, teknik olduğu kadar doğrudan toprak bütünlüğü ve milli........

© Haber7