Ukrayna Savaşı ve İsrail’in Gazze soykırımı, katliamları ve bölgedeki yayılmacı politikalarından dolayı dünyada Üçüncü Dünya Savaşı ve nükleer savaş tehdidinin konuşulduğu bir zamanda bir anda başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın gündemine Suriye’deki gelişmeler oturdu.
Bir hafta gibi kısa bir zamanda Esad muhalifi grupların hızla ilerleyerek Halep ve Hama gibi önemli kentleri kontrollerine almaları ve rejimin beklenmedik bir şekilde gerilemesi Suriye’ye ilgi duyan herkes tarafından anlamlandırılmaya çalışılmaktadır.
Soru ve cevaplarla süreci anlamaya çalışalım;
Rejim güçleri neden kaybediyor/çekiliyor?
2015 yılından beri Esad Yönetimini ayakta tutan kendi öz güçleri değildi. O dönemde Esad’ın tek başına ayakta kalamayacağını gören destekçileri/müttefikleri her anlamda rejimin yanında oldu.
İran öncülüğünde örgütlenen Şii milisler Esad’ın yanında doğrudan iç savaşa dahil oldular. Irak, Afganistan, Pakistan gibi Şii nüfusa sahip ülkelerden milisler Suriye’ye taşındı. Lübnan Hizbullahı Lübnan’ın dışına çıkarak bölgesel çatışmaların bir parçası haline geldi ve Esad’ın en önemli destecisi olarak Suriye’de faaliyete girişti. Halep, Hama ve Humus gibi önemli kentlerde katliamlara imza attı.
İran, “Ben rejim tarafından davet edildim” diyerek Suriye’de Esad Rejimini ayakta tutmaya çalıştı. Bu süreçte çatışmalarda Suriye’de ciddi sayıda ve önemli mevkilerdeki askerlerini kaybetti. Esad Rejimini İran’ın güvenliği ve “Şii Ekseni”nin en önemli halkası olarak gördü. Bu yüzden Suriye’deki iç savaşın en önemli bölgesel aktörlerinden biri oldu.
Esad’ı ayakta tutmaya İran ve bölgedeki vekillerinin gücünün yetmeyeceğini gören........