Savaşların bir yönü ekonomi ile ilgili. Ekonomi alanındaki savaşın özellikle İslam toplumlarındaki en keskin cenk meydanı faiz. Bu nedenle olsa gerek faiz (İlahî Ferman’da) “Allah ve Resûlüyle savaşa girmek” (Bakara Sûresi, 279) olarak ifade ediliyor.
Faizin zararları çok.
Malın bereketini yok ediyor; yani görüntüde sermaye var ama çuval delik! Eldeki “çok” fiiliyatta “yok” hükmünde. Ahirette ise hiç hükmünde, tabi ahirete inananlar için!
Faiz ile sermayenin belli ellerde toplandığı da malum. Faizin sonuçlarından biri gelir dağılımı adaletsizliği, yani sömürü. Zengin daha da zengin oluyor, fakirse daha da fakirleşiyor. Hani şu dolar milyarderleri, daha doğrusu faiz milyarderleri meselesi yani.
Bu kadarla da kalmıyor faiz belası. Faiz hadleri yükseldikçe maliyet enflasyonu artıyor. Mesela konut fiyatları ve kiralar, faiz kredilerinden dolayı şiştikçe şişiyor.
Faiz nedeniyle ekonomide ilk başlarda canlılık “boyası” görünüyor, ama zaman içinde boya dökülüyor ve faiz, ekonomik buhranlara yol açıyor. Mesela yüksek faiz nedeniyle yatırımlar düşüyor. Dahası, mesela işletmelerin faiz kredisini geri ödeme yükü, ücretlere olumsuz yansıyor veya işçiler işten çıkarılabiliyor.
Faizin zararları saymakla bitmez! Ve dünyanın her yerinde ekonomik sistem faize dayalı. Hâl böyle diye faize teslim mi olmalı? Elbette mücadele etmeli, eğer Müslümanlık iddiası varsa. Ancak “mücadele yöntemi” doğru değilse, yapılan mücadele faize yarayabiliyor yani faiz çarkı daha da güçlenebiliyor.
Faizle mücadele yöntemi (zorla........