Nasipsizler ve mürtetler üzerine…

Konunun özneleri, bir zamanlar Müslümanken yahut ‘İslamcı’ iken kendilerinin ifadeleriyle ‘mahalleyi’ terk edip gidenler…

Ayrıntıya girmeden önce şu hususun altını özenle çizmek isterim.

Bir kimsenin inancını yahut fikrini değiştirmesi, tarih boyunca en çok rastlanılan durumlardan birisidir. Bu nedenle, inancını yahut fikrini değiştirenlere yönelik bir eleştiriye tevessül etmek bir tarafa, ‘kim nasıl istiyorsa öyle inanır ve öyle düşünür’ peşin kabulümü en başında zikretmeyi bir vazife addediyorum.

Allah’ın, insanları tamamen özgür bıraktığı bir hususta bize en fazla ‘lekum dinukum veliyedin’ (Sizin dininiz size, bizim dinimiz bize) demek düşer.

Kimisi, fikir değiştirdiğini söyleyerek kimisi, inanca taalluk eden temel hususlardaki (itikadî) farklı yaklaşımları nedeniyle ve kimisi de siyasi gerekçelerle ayrıldı mahalleden.

Şu bir gerçek ki; bizi ilgilendirmez ama gittikleri yerde kendilerine, nefsani arzularını kâmilen tatmin etme imkânının sunulmuş olması, hepsinin ortak tarafı…

Çok genç yaşlarda iken Kâtip Çelebi’nin şu sözüne rastlamıştım;

“Hiç kimsenin küfründen bana fayda yoktur ve hiç kimsenin imanından bana zarar gelmez…”

O zamandan beri hayata ve insanlara bu zaviyeden........

© Haber7