Mevlana’nın hikmet görüşü
Hikmet, kavramı “eşyanın hakikatini olduğu gibi bilmek ve gereğince hareket etmek; hukukî bir hükümde adil olmak,” şeklinde tanımlanır. Hikmetten türetilmiş olan “hakîm (hikmet sahibi)” kavramının ise Kur’ân’da birçok defalar, Allah’ın ve Kur’an’ın sıfatı olarak kullanıldığını görmekteyiz. Hikmet sıfatı, Kur’an’da aynı zamanda, insan için de kullanılmıştır. Bu sebepten, hikmet sahibi insanlar övülmüş ve yüceltilmiştir.
Mevlâna’nın hikmet ile ilgili görüşleri şu ayete dayanır: “Kime hikmet verildiyse ona çok iyilik (hayır) verilmiştir, bu ayet ve öğütleri ancak olgun akıl sahipleri düşünürler” (Bakara Suresi, Ayet: 169; ) Bu nedenle hikmet; hak ve hakikate uygun olan söz, düşünce ve davranışta isabet kesp etmek şeklinde de kullanılır.
Mevlâna’nın hikmet ile ilgili görüşleri aynı zamanda Hz. Peygamber’in “hikmet mü’minin yitik malıdır, onu her nerede bulursa alır” hadisine dayanır. İslam’da hikmet kapıları akıl sahiplerine ve hikmeti seven herkese açıktır. Dolayısıyla Mevlâna hikmet için; “aptallık ve bilgisizlik yırtığı yama kabul etmez... ey öğütçü, ona hikmet tohumunu pek saçma. O yarı akıllı balığın kurtulmak için bir çare düşünmesi ve kendisini ölü göstermesi” gibi yarım akıllıların işi olmadığını belirtir........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
John Nosta
Daniel Orenstein