İran’ın devlet seçimi
İran’da yapılan seçimler ikinci turda reformcu aday Mesut Pezeşkiyan’ın kazanmasıyla sonuçlandı. Katılım oranının % 49,8’de kaldığı bu turda Pezeşkiyan oyların % 53,7’sini aldı; muhafazakar aday Celili ise oyların 44,4’ünü alabildi.
Seçim sürecinde ve sonrasında yaşanan olayların her biri dikkate değerdi. Bir kere seçim yapılma nedeni, önceki Cumhurbaşkanı Reisi’nin yanında Dışişleri Bakanı ve diğer yetkililerin de olduğu bir heyetle birlikte helikopter kazasında hayatını kaybetmesiydi. İran alışılmışın dışında bu kazayla ilgili dış güçleri çok mübalağalı bir üslup ile suçlamadı, tehdit etmedi. Anayasa gereği, hemen seçim kararı alındı. Anayasayı Koruyucular Konseyi 80 adaydan altı (6) kişinin adaylığına izin verdi. Adaylığı onaylanmayanlar arasında eski meclis başkanı Ali Laricani (Ilımlı muhataplar), eski cumhurbaşkanı Ahmedinejad’a (muhafazakar, radikal, öngörülemez) ve reformcuların adaylarından İshak Cihangiri’yi saymak gerekir. M. Pezeşkiyan reformcu adaylar arasında en düşük profilli olanı idi. Ayrıca dini lider Hamaney ile çatışmalı değildi, konuşmalarında Nehc’ül Belağa’dan sık alıntılar yaparak devlet ideolojisi ile yakınlığını gösteren bir liderdi.
Seçilmesinin akabinde bizim ülkemizi ilgilendiren iki yönü çok konuşuldu. Bir vahidin iki yüzü olan bu husus Türk veya Kürt asıllı oluşuyla ilgili videolar konuşmalar. “Anam da babam da Türk, Türklüğümle iftihar ediyor ediyorum” demesi; Tebriz’de bir program sırasında kendisi hakkında ifade edilenler; Azerbaycan kaynaklı videolarda “İran'ın Dördüncü Türk Prezidenti olup” ifadeleri; Mahabad’ta yapmış olduğu belagatlı ve heyecanlı Kürtçe konuşma basında ve sosyal medyada mebzul miktarda dolaşıma girdi.
Eğer bir İskandinav Ülkesinde olsaydı, seçime katılım oranını önemsemez geçerdik. Ancak bir helikopter kazası sonrası cumhurbaşkanının hayatını kaybetmesi nedeniyle olağanüstü koşullarda yapılan seçime katılım oranının bu denli düşük olması, bize İran toplumunun demokratik süreçlerin işlemesinden büyük beklentisi olmadığını göstermektedir. Gerek iç gerekse dış kamuoyu geçmişteki seçim manipülasyonlarını tüm açıklığıyla bilmekte ancak farklı nedenlerle bir suçlama veya propaganda konusu yapmamaktadır. Bu seçimde de benzeri manipülasyonların adayların onaylanması aşamasında başladığını görmekteyiz.
Bugünkü modern İran’ı Pehlevi ailesi kurmuş ise de İran gücü asırlar boyunca gerek kendi adıyla gerekse başka sistemler içinde var olmayı başarmış nevi şahsına münhasır bir güçtür. 1972- 1979 arası Kayhan Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni ve yazarı Amir Taheri’nin “The Persian Night” kitabının başında epik bir dille anlattığı Pers ülkesinin Müslümanlar tarafından yıkılmasından sonra eski Mecusi harabelerinin etrafına geceleri giderek sessizce tapınan insanların kendi inançlarını yaşama içgüdüsü ve enerjisi çok etkileyicidir. Keza Şiiliğin dini merkezlerinde On iki yapraklı Lotüs Çiçeği üzerine yazılmış On iki imam isimleri bu kültürün derin bağlar kurmada ne denli güçlü olduğunu göstermektedir. Bu güçlü kültürün üzerine oturan kurumlar ve teamüller devlet sistematiği başka devletlere inisiye ederek yaşamasını bilmiştir. Hatta Büyük Selçuklu dönemi Fars........
© Haber7
visit website