Açık savaş ve yönetimi
Zamanımızın olaylarını ne kadar anlıyoruz? Dünyanın dört bir yanında oluşan güç odaklarını, ilişkilerini, meydan okuyan kaynamaları, devinden güçleri derinliğine biliyor muyuz acaba?
OLAYLARI VE OLGULARI ANLAMAK
Bastil Hapishanesini basıp (1789) mahkumları salıveren Fransız ihtilalcilerin ertesi gün imparatorun şarabında yorumlanması eksik kavrayışların mükemmel bir örneğidir. “Dün galiba bir asayişsizlik olayı olmuş” der hükümdar 16. Louis. Saray nazırlarından biri atılır ”Hayır haşmetmeab, ihtilal oldu!” der. Aynı kişinin günlüğüne ihtilal günü için “Sıkıcı bir gün” diye yazdığı söylenir…
Büyük toplumsal olayları ve güç devingenliğini anlamak herkes için kolay olmayabilir. 1. Dünya Savaşı sırasında İran ve Azerbaycan sahasında faaliyet gösteren Teşkilatı Mahsusa ve Kafkasya’ya yönelik faaliyet yürüten İttihat ve Terakkinin A takımının raporları arasında ilgi çekici bir rapor dikkati çeker. Azerbaycan Türklerinden Ali Abbas’ın raporu henüz bölgeye girmemiş Bolşevik İhtilalinin Rusya’daki oluşumunu, kaynamasını, devingenliğini, kapsamını ve derinliğini tam da olduğu gibi içermektedir. Henüz Teşkilatı Mahsusa yönetimi, askeri ve siyasi üst yönetiminin bu Teşkilatı Mahsusa mutemedi kadar bilinci ve bilgisinin olmadığını söylemek mümkündür. “Bu olaylar şuradan bir ayaklanma vs değildir. Dünyanın birçok yerini derinden etkileyecek bir ihtilaldir” demektedir Ali Abbas.
Açık savaş derken, bu savaşın tam idrak edilmesinin herkesçe mümkün olmadığını ifade etmek mümkün. İki farklı olayı savaş ve benzeri durumların hem içeride hem de dışarıda birer analiz materyali ve örneği olması açısından zikrediyorum.
AÇIK SAVAŞ
Bugünkü küresel olaylara derinlikli ve içeriden baktığımızda bir dönüm noktası oluşturma potansiyeli olan farklı bir savaş sürecinde olduğumuzu görmek mümkün. 2003 yılında kaleme aldığım bir çalışmada küresel gerilimler ve savaş riski üzerinde düşüncelerimi, emareleri paylaşmıştım. O tarihten beri biriken gerilimler bugün artık hem konvansiyonel hem de çok boyutlu bir savaşa verilmiş durumdadır. Çok boyutlu savaş kavramını bilinçli olarak kullanıyorum. 2000’li yılların başında çok kullanılan asimetrik savaş veya asimetrik tehdit kavramları bugün aşılmış görünmektedir. Şahit olduğumuz savaşlar veya olaylar terör örgütlerinin eylemlerinin çok ötesindedirler. Artık devletler ya konvansiyonel güçleri ya da diğer asli güçleriyle savaş süreçlerini yürütmektedirler.
Açık savaş kavramını tercih nedeni, savaşın gizli örgütlerle veya askeri yapılarla yürütülen bir faaliyet olmanın yanında tespit edilebilir, görülebilir açık imkanlarla ve hiç saklamaksızın açık yürütülen süreçler olmasıdır. David Fromkin savaşın finansmanından bahsediyor yüzyılın başında. 2. Dünya Savaşı ise birçok savaş aracının ve silahlarının icadı yanında daha başından itibaren sonuna kadar bir finans yönetimi. Almanya sadece Kara Avrupa’sında sıkışıp kalmış değil, finansal zorlukların cenderesinde de ezilmişti. Alman Korgeneral Thomas George’un savaştan iki yıl önce verdiği ve sonra da sümen altı edilen raporunda yazdığı gibi “Alman ordusunun ilk altı ay içinde harp etme kapasitesi vardı”. Bu durum finansal destek ve altyapısı için daha fazla geçerliydi. Neyse ki bugün savaşın finansmanı üzerine çok düşünmemiz gerekmiyor. Paradigma tersine dönmüş durumda: “Büyük güçler savaşın konvansiyonel sahasına girmeden, tahsis ettikleri finans kaynaklarıyla savaşları yürütüyorlar ve yönetiyorlar”. Sadece isimlendirmeler farklı. Almanya savunma bütçesine ilaveten 100 milyar avro daha ayırdı beyanını şuradan bir teknik bütçe detayı olarak görebilir toplum. Ancak, bu tüm dehşetiyle sürdürülen bir savaşın finansal ifadesidir. O. Stone ABD medyasının insan kayıplarını, savaşın vahşetini hafifleten, gizleyen, hatta değiştiren alternatif kavramlara dikkatimizi çeker: Düşük yoğunluklu çatışma, sivil zayiat, vb. Artık öldürülen insanlar, tüm dehşetiyle sürdürülen iç savaşlar üç beş kavramın ardında........
© Haber7
visit website