İstanbul'a kıymayın beyler!
Teravih sonrası en büyük zevkim Fatih’in çay ocaklarına dalmak.
Ara sokaklardaki sıradan bir dükkandaki çayın tadını başka yerde bulmak mümkün değil.
Lüks kafelerde nedense çayın lezzeti yok. Verdiğiniz paraya değecek bir hizmet de sunulmuyor.
Böyle bir mekânda kendisine ikram yapılmak istendiğinde Mehmet Şevket Eygi tebessüm ederek aman efendim çay zevkimi muhafaza edeyim kalsın demişti.
Merhumun çay tutkusu meşhurdu. Hatta Türkiye geneli şubeleri olan bir kafenin çaylarının nasıl olması gerektiğine dair Eygi’nin fikrine başvurduğu söylenir.
Rahmet olsun yine Mehmet Şevket Eygi’nin hem kaliteli hem de ekonomik mekanları tercih ettiğini biliyoruz.
Keşke yanında sık bulunan arkadaşlardan biri üstadın lezzet duraklarını kaleme alsa.
Biz de merhum gibi hem çayı iyi hem de cebi yakmayan mekanları tercih ediyoruz.
Fatih’te sık gittiğim bir çay ocağı var. Burada bir yandan demlenirken bir yandan da ocağın müdavimlerinin memleket gündemine dair özgün yorumlarını ve tartışmalarını dinleme fırsatı buluyorum.
Her meslekten her meşrepten her memleketten insan olduğu için fikirler çarpışıyor. Boşuna dememişler “Müsademe-i efkârdan barika-i hakikat doğar” diye.
Çay ocaklarındaki vatandaşlarımızın televizyonda her konunun uzmanı profesyonel yorumcu arkadaşlardan daha fazla meseleye vakıf olduklarını özellikle belirtmeliyim.
Bazan verdikleri örnekler karşısında şaşkınlığımı gizleyemiyorum.
İlk defa duyduğum cümleleri arada gogula girip bu söz kime ait acaba diye araştırma........
© Haber7
visit website