Yalan siyaseti ya da stratejik yalan
Sosyal medya çağının mücadele edilmesi gereken en önde meselesi, tasarlanarak ve belirli bir amaca matuf üretilen yalanlarıdır.
Zira hakikatin, yalanın pençesine atıldığı bir yerde konuşulacak hiçbir şey yoktur.
Yalanın tarihi elbette insanlık kadar eskidir.
Lakin bugünkü yalancılık, çok geniş ölçekli ve teknolojik altyapılı bir tahkimat kazanmıştır.
Mantık ilmini de kendi çıkarları için kullanmayı iyi öğrenmiş bu yalancılık, eleştirinin eleklerinden de kolayca geçerek derinlemesine bilgi sahibi olmayan kitleleri etkisi altına alıyor.
Rus asıllı Fransız filozof ve bilim tarihçisi Alexandre Koyre'nin, “Yalan üzerine düşünceler” isimli çalışması, bu yalan siyasetinin bütün kodlarını çok iyi deşifre ediyor.
Sosyolojiyi, psikolojiyi, antropolojiyi, inançları çok etkin bir şekilde yalanlarına dayanak yapabiliyorlar.
Postmodern çağ mahsulü bütün değersizleştirmelerin, Olivier Roy’un kastettiği düzleştirmelerin, Zygmunt Bauman’ın ifade ettiği kültürel sıvılaştırmaların, bahsettiğimiz yalancılıkta çok temelde bir yeri var.
Zira postmodernist kurguda anlam yoktur fakat yorumlar vardır…
Bu sayede yapı söküme uğramış bütün değerler ve hakikatler yalan siyasetçilerinin önüne atılmıştır.
Sosyal medyanın algoritmalarıyla oluşan filtre balonları, insanların sürekli ve kapalı bir devrede aynı yalanlara ya da benzer paylaşımlara maruz bırakılmasına imkân sağlıyor.
Bu da kullanıcıların analoji........
© Haber7
visit website