Ateşkesi provokasyondan korumak gerek
Geçen hafta yazımızı "Ne ABD-İsrail ortaklığındaki Gazze planı başarılı olacak ne de yeni Sumudlar engellenebilecek" cümlesiyle bitirmiştik. Bugün o ifademizi bazı olası gelişmelere bağlı olarak güncelleyeceğiz.
Gazze planının başarılı olabilmesi için gereken koşullardan biri gerçekleşti aslında. Diğerleri de sağlanırsa artık başarısızlıktan değil, kalıcı bir dönüşümden söz edebiliriz.
Öncelikle, İsrail kabinesinin ateşkes ve çekilme kararlarını onaylaması önemli bir eşikti. Bu kararın aşırı sağ koalisyona rağmen alınmış olması, yalnızca bir diplomatik prosedür değil, İsrail iç siyasetinde yıllardır görülmemiş bir irade beyanı anlamına geliyor. Bu, savaşın devamı üzerinden ayakta kalan bir hükümetin ilk kez "durma" refleksi göstermesi demek.
Şimdi sırada esir takası var. 72 saatlik süre Cuma günü 12.00 itibarıyla başladı. Bu süreç, ateşkesin sürdürülebilirliği açısından kritik olacak ve esir değişimi de büyük olasılıkla gerçekleşecek. İsrail'in iki kez ters köşe olmasından bahsedebiliriz 72 saat sonra. Muhtemelen, ne anlaşmanın Hamas tarafından kabul edileceğine ihtimal veriyorlardı ne de esirleri alabileceklerine inanıyorlardı.
13 Ekim'den sonra konuşacağımız konu, ABD Koordinasyon Merkezi ve Uluslararası Görev Gücünün resmen faaliyete başlaması olmalı. Bu yapının sahada Türkiye, Katar ve Mısır güçleriyle desteklenmesi elzem. Aksi takdirde anlaşmanın sahadaki denetimi sağlanamaz. Gazze'de başlayacak güvenlik endişeleri bölgeyi yeniden kaotik bir sürece sürükler.
Tüm bunlar olduktan sonra katil başbakan Netanyahu hakkında açılan davaların ve yargı sürecinin hızlanması, akabinde İsrail'de olası bir yönetim değişikliği hem bölgeye hem de dünyaya nefes aldıracaktır.
İSRAİL SÜRECİ PROVOKE EDECEK Mİ?
Bu anlaşmanın önceliği savaşın sona ermesi. İsrail saldıramasın, esirler takas edilsin, müzakereler sürsün, yardım........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
John Nosta
Daniel Orenstein
Rachel Marsden