Müebbet |
Sonu olmayan, yaşadıkça süren, ömür boyunca olan anlamına geliyor..
Genellikle ceza davalarında kullanılır “müebbet” kavramı. Onda da salt manasını taşımaz. Müebbet hapis cezası alan bir suçlu, hayatı boyunca yani ölene kadar cezaevinde kalmaz. Müebbet cezanın ‘yatarı’ pratikte 24 senedir..
Türkiye’de müebbetlik mâli tek bir borç uygulaması yer alıyor: Nafaka.
Yuva kuran çiftlerin ayrılık sürecinde başlayan, devamında ömür boyu süren bir pranga..
ANAP iktidarında, 1988 yılında süresizleştirilen nafaka uygulamasını feminist çevreler “kazanılmış hak” olarak savunuyor. Aile davalarında 37 yıldır nafaka bağlanan ve adeta “nafaka ordusu” halini alan kadınları da bu tanımlamayla kışkırtıyorlar..
Nafaka sorununu çözmek için atılan her adım bu tanımlama çerçevesinde karmaşıklaştırılıyor..
Müebbet nafakanın mağdurları ise “modern kölelik” tanımını kullanıyor..
Giriftleşen nafaka meselesinin katmanlarını tek tek aralamak gerekiyor.
Türk Medeni Kanunu (TMK) kapsamında üç farklı nafaka türü yer alıyor: Boşanma davası sürerken ödenen tedbir nafakası.. Çocuklar için ödenen iştirak nafakası.. Tartışmalara sebep olan yoksulluk nafakası..
YUVA KURANLARI KİLİTLEYEN HÜKÜM
TMK’nın 175. maddesi, işin kilit noktası.
TMK 175’te, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir” deniliyor.. İşte o “süresiz” kelimesi bütün tartışmanın fitilini ateşliyor..
Dikkat çeken bir başka nokta da, nafaka ödeyecek kişinin kusurunun aranmaması.
Peki bu durum pratikte ne gibi sorunlara yol açıyor? Ailelere yansıması nasıl oluyor?
İnsanları evlilikten korkutması...
Evlenen çiftleri birbirine rakip iki unsur haline getirmesi...
Evliliği sonlandıranların yeni bir aile kuramaması...
Ve, bir günlük evliliğin dahi ömür boyu süren “müebbet borca” dönüşmesi gibi örnekler, şikayetler var..
Meselenin hukuki boyutunda nafakayı ödeyememe durumu bulunuyor. Burada nafaka sıradan borç olmaktan çıkıyor.
Eski eşinin nafaka parasını ödeyemediği için erkekler yüzünden üç aya kadar hapis cezası alıyor..
Modern hukukta çok istisnai bir durum olan tazyik hapsi ile insanların hayatı tamamen kilitlenebiliyor..
İnsanın en sevdiği ve hayatını birleştirdiği insanla yollarını ayırma travmasını yaşaması yetmezmiş gibi, bir de kısır döngüye giriliyor..
Borcunuzu ödeyemediğiniz için hapse giriyorsunuz, hapiste olduğunuz için çalışıp borcunuzu ödeyemiyorsunuz.
Yeni bir yuva kurduysanız, eski eşinize ödeyemediğiniz para yüzünden yeni eşinizin ihtiyaçlarını da karşılayamıyorsunuz.. Böylelikle kurulan bir yuva daha çatırdıyor..
Bitmeyen mâlî bağın, eski eşler arasında oluşturduğu neredeyse kalıcı düşmanlık da cabası... Kamuoyuna yansıyan örnekler, bunun sadece iki kişi arasında kalmadığını, aileleri de yıllarca süren bir gerilimin içine çektiğini gösteriyor..
Meselenin bir de suistimal boyutu yer alıyor. Nafaka kesilmesin diye, ilişki yaşadığı insanla resmi nikah yapmadan birlikte yaşamak gibi..
Ya da sigortasız çalışmayı tercih etmek gibi yollara başvuranlar olduğu belirtiliyor..
Bu durum sistemi hem sosyal hem de ekonomik olarak baltalayan bir yan tesir olarak karşımıza çıkıyor. Tarafları kayıt dışılığa ve ahlaki olmayan ilişkilere itiyor..
HEM SÜRESİZ PARA HEM SÜRESİZ TAKİP
Ayrıca, TMK 176’da “Alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.” maddesi yer alıyor..
Yani nafaka alan kadın başka bir erkekle ev ilişkisi yaşarsa veya haya dışı bir hayat sürerse nafaka biter.. Peki kadının başka erkekle ilişkisinin olup olmadığını, haysiyetli bir hayat sürüp sürmediğini kim tespit edip mahkemeye........