Yeni Epstein belgeleri ve Trump’ın şeffaflık illüzyonu |
ABD’de merakla beklenen pedofili suçlusu Jeffrey Epstein belgeleri, Kongre’nin kararından sonra 19 Aralık’ta açıklandı. Ancak Amerika’nın üzerine kabus gibi çöken, reşit olmayan kız çocuklarına yönelik cinsel istismar ve fuhuş ağına ilişkin belgelerin tamamı açıklanmak yerine ustaca karartılmış bir vitrin sunuldu.
Sayfalar dolusu belgelerde isimlerin üzeri kapatılmış, tarihler belirsiz, ilişkiler bağlamından koparılmış şekilde adeta filtreden geçirilerek paylaşıldı.Oysa Trump, tüm engelleme çabalarının başarısız olmasının ardından U dönüşü yaparak “Epstein Dosyaları Şeffaflık Yasası”nın Kongre’den ezici çoğunlukla geçmesini sağlamıştı.
Ardından Trump’ın kendi imzasıyla yürürlüğe giren bu yasa, teorik olarak Adalet Bakanlığı’nı (DOJ), Epstein’le ilgili tüm belgelerinin 30 gün içinde yayımlanmasını zorunlu kılıyor.Ancak yasanın bu bağlayıcı hükmüne rağmen uygulama, tam bir şeffaflık faciasına işaret ediyor. Çünkü yüz binlerce sayfadan oluşan belgelerden çok azı yayımlanırken, görülen şeffaflıktan öte siyah bir sansür duvarı oldu.
İçerisinde fotoğraf ve görsellerin de yer aldığı, toplam boyutu 3 GB olan 3.900 dosyalık belgelerde 500’ü aşkın sayfa tamamıyla simsiyah şekilde yer alıyor.
“Büyük Jüri-NY” etiketli 119 sayfalık bir dosya tamamen karartılmış durumda. Bu durum, Amerikan kamuoyunda bir redaksiyon değil, bilginin sistematik olarak görünmez kılınması çabası olarak değerlendirildi.
Üstelik ABD Adalet Bakanlığı tarafından kamuoyuyla paylaşılan belgelerin bir kısmı bir gün sonra erişimden kaldırıldı. Kaldırılanlar arasında ABD Başkanı Donald Trump’ın yer aldığı bazı fotoğrafların da bulunması, bu durumun gerçekleri açıklama hamlesinden çok kontrollü bir paylaşım izlenimi verdiğini gösteriyor.
Şeffaflık Mı? Karartma Mı?
Adalet Bakanlığı, tüm bu karartmalar için kurbanların kimlik bilgilerini korumak, yürüyen soruşturmaları etkilememek ve ulusal güvenlik gibi gerekçeler sunuyor. Aslında Trump’ın imzasıyla hayata geçen yasa; yayımlanan ve saklanan tüm kayıt kategorilerinin listesinin ve her redaksiyonun gerekçeli özetinin Kongre’ye sunulmasını zorunlu kılıyor.
Adalet Bakanlığı, 1.200’den fazla mağdur ve aile üyesinin isimlerini korumak için redaksiyon yapıldığını ileri sürüyor. Oysa bugün itibarıyla redaksiyonların nedenleri belirsiz; hangi isimlerin neden gizlendiği açıklanmış değil.
Bu durumu Senato Azınlık Lideri Chuck Schumer, “Sadece karartılmış sayfalardan oluşan bir dağ yayımlamak, şeffaflık ruhunu ve yasayı ihlal etmektir.” sözleriyle eleştirdi.Yani aslında Epstein dosyası tamamıyla açılmak yerine, Trump’ın adı veya bağlantılarına dair materyallerin çoğu bölümde ya karartıldığı ya da yok sayıldığı izlenimini veriyor.
Kamuya açılan belgelerde; ABD eski Başkanı Bill Clinton’un Maxwell’le birlikteki jakuzi sahnelerinden Epstein’le samimi pozlarına, İngiltere Kraliyet Ailesi’nden Prens Andrew’un rezil görüntülerinden eski İsrail Başbakanı Ehud Barak’a, Bill Gates’ten Kevin Spacey’ye, Michael Jackson’a kadar birçok ünlü isim yer alıyor.
Tüm bu tablo, köşeye sıkışan Trump yönetiminin belgeleri şeffaf şekilde açıklamak için değil; MAGA tabanı başta olmak üzere kamuoyunda yükselen fırtınayı kontrol altına almak için seçici bir yöntemle servis ettiğini gösteriyor.
Epstein’in ilişkilerinin ve karanlık ağının ortaya çıkarılmasından çok, siyaset ile hukukun çarpıştığı bir fırtınaya dönüşüyor. Ancak belgeler tam olarak açıklanmadıkça, başta kendi MAGA tabanı olmak üzere kamuoyunda şüphe derinleşiyor ve güven sarsılıyor.
Trump’ın yumuşak karnı haline gelen bu skandalla ilgili her gelişme, MAGA’daki ve Cumhuriyetçiler içerisindeki kırılmaları artırma potansiyelini koruyor. Bunca mağdur, bunca belge ve hukuki sürece rağmen, yıllardır sistemin saklamaya çalıştığı kirli sırlar üzeri örtüldükçe daha sert şekilde ortaya çıkmaya devam edecek.
Adalet Bakan Yardımcısı Todd Blanche, 187’si ulusal güvenlik olmak üzere toplamda........