Trump’ın Küresel Dengeleri Sarsan Yeni Doktrini

ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı 2025 Ulusal Güvenlik Stratejisi, diplomatik bir çerçeveden çok, küresel mimarinin temellerini sarsan kırılma niteliğinde bir belge. Kâğıt üzerinde 29 sayfalık diplomatik bir metin gibi görünse de özünde çok daha fazlasını barındırıyor: Dünyanın mevcut rotasının tek taraflı olarak değiştirilmesi anlamına geliyor.

Belge, ABD dış politikasında uzun süredir tartışılan bir dönüşümü resmileştirmiş durumda: İlişkiler artık değerler üzerinden değil, çıkarlar üzerinden belirlenecek. “Güç yoluyla barış” anlayışıyla ABD’nin geleneksel müttefiklik sistemi kökten değiştiriliyor. Uluslararası ilişkilerin güvene değil, pazarlığa dayalı bir döneme girildiği açıkça ilan ediliyor.

“Şahin” olmadan güçlü ve “güvercin” olmadan ölçülü olunduğu iddiasındaki belge, hem kullandığı ton hem de tercih ettiği kavramlarla ABD’nin küresel rolünü yeniden tanımladığını gösteriyor.

Yalnızca Amerikan çıkarlarına öncelik veren strateji, insan hakları, küresel refah, çok taraflı çözüm, adalet ve dayanışma gibi kavramların yerine “kontrol”, “kimlik” ve “egemenlik” gibi sert kavramları koyuyor.

“Barışı” değil, “güç” ve “caydırıcılık” anlayışını merkeze alan bu yaklaşım, uluslararası ilişkilerde güvenliği değil, tehdidi ve rekabeti artıran bir vizyon ortaya koyuyor.

Belgede, Amerikan varlıkları ve müttefiklerini korumak için dünyanın en güçlü modern nükleer caydırıcılık sistemleri ile “Altın Kubbe” dâhil yeni nesil füze savunma sistemlerinin önemine dikkat çekiliyor.

Savunma ve saldırı kapasitesinin güçlendirilmesini önceleyen bu vizyon, dünyayı yeni bir silahlanma yarışına ve sıcak çatışma ihtimalinin arttığı bir döneme sürükleyebilir. Bu durum yalnızca ABD için değil, dünya için de tehlike işaretleri taşıyor.

AVRUPA’YA SERT GÖNDERMELER: TRANSATLANTİK FAY HATTI SARSILIYOR

Belgenin en sert bölümlerinden biri Avrupa’ya ayrılmış durumda. Kıtanın göç politikalarından kültürel kimliğine, demokratik standartlarından ifade özgürlüğüne kadar pek çok alanda sert eleştiriler yer alıyor.

ABD ilk kez bu kadar açık konuşarak “Avrupa kültürel bir erozyon yaşıyor; göç, nüfus değişimi ve kimlik kaybı ciddi bir risk” vurgusu yapıyor.

Kıtanın “20 yıl veya daha kısa bir sürede tanınmaz hâle geleceği” ileri sürülen belgede, ekonomik gerileme yaşayan Avrupa’nın “medeniyetin silinmesi gibi gerçek ve daha çarpıcı bir olasılığın” gölgesinde olduğu belirtiliyor.

Trump yönetimi açıkça şu mesajı veriyor: “Avrupa bir medeniyet krizi yaşıyor. Kimliğini kaybediyor. Kendini toparlamazsa tarih sahnesinden silinecek.” Belge, “vatansever Avrupa partileri” olarak övdüğü aşırı sağ hareketlere de dolaylı destek veriyor.

“En geç birkaç on yıl içinde bazı NATO üyelerinin çoğunluğunun Avrupalı olmamasının olası olduğu” değerlendirmesi yapılan belgede, NATO’nun sürekli genişleyen bir ittifak olduğu algısına son verilmesi gerektiği belirtiliyor. Avrupa’ya verilen mesaj net: “Ya savunmaya daha çok para ayır ya da ABD’nin gölgesine güvenme.”

Bu ifadeler yalnızca diplomatik bir uyarı değil; aynı zamanda ideolojik bir duruşun ve küresel rekabetin yansıması.

Avrupa’da birçok siyasetçi belgeyi iç işlerine müdahale olarak değerlendirirken, stratejinin ittifak ilişkilerini sarsabileceğini ve NATO’nun........

© Haber7