Trump Usulü Asya Pivot |
Amerika’da bir önceki yönetimi fazla dış politikaya odaklanmış olmakla eleştiren her başkanın kaderi, bir şekilde kendinden öncekinden çok daha fazla dış politikaya eğilmek oluyor. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana bu neredeyse bir gelenek haline geldi. George W. Bush, Başkan Clinton’u çok fazla uluslararası işlerle uğraşmakla suçlamış, ancak seçimleri kazandıktan sonra Amerikan tarihinin en uzun iki savaşını başlatmıştı. Aynı şekilde Obama, George W. Bush’un agresif politikalarını eleştirirken, bir yandan Amerikan tarihinin en çok drone saldırısı yaptıran başkanı haline geldi. Şimdi de Biden’ı fazla uluslararasılaşmış olmakla suçlayan Başkan Trump’ın, hiç beklenmedik bir şekilde uluslararasılaşmaya başladığı bir döneme tanıklık ediyoruz.
Kampanya sırasında Trump’ın izolasyonist bir başkan olacağını düşünen analistler şaşkınlıkla bu yeni dönemde başlatılan uluslararası inisiyatifleri izlerken, Trump taraftarları da bu uluslararasılaşmanın “Önce Amerika” politikasının bir yansıması olabileceği düşüncesiyle teselli buluyorlar. Bir yandan da Trump neden böyle uluslararası bir noktaya geldi, yoksa hep böyle miydi tartışması tüm yönleriyle devam ediyor ve önümüzdeki dönemde de devam edeceğe benziyor. Bazılarına göre yapmaya çalıştığı ticaret anlaşmaları Trump’ın dış politikaya yaklaşımını derinden etkiliyor; başkalarına göre ise uyuşmazlıkları çözmenin getirdiği küresel popülarite ve Nobel alma isteği Trump’ı fazlasıyla etkilemiş durumda. Elbette gelinen noktada, Amerikan dış politikasındaki oryantasyon değişiminin büyük ölçüde Başkan Trump’ın tavırları üzerinden tartışılır noktaya gelmesi de konuyu tartışmayı daha komplike bir hale getiriyor.
Geçtiğimiz hafta Trump’ın Asya turu yukarıda ifade edilen tartışmaların hepsinin yeniden yaşanmasına sebep oldu. Trump, ASEAN ve APEC toplantılarının katılmanın yanı sıra yaptığı Japonya ve Güney Kore ziyaretleri ile ciddi bir biçimde gündem yarattı. Trump’ın yabancı ziyaretlere kattığı nevi şahsına münhasır özelliklerinin dışında, genel söylem açısından gezi Amerika’nın bölgeye dönük politik önceliklerini ortaya çıkarması açısından önem taşıdı. Avrupa ziyaretleri ve Avrupalı müttefikleri ile kurduğu ilişkinin aksine Asya’da Trump daha fazla geleneksel Amerikan dış politikasını andıran söylem ve eylemlerde bulundu.
Özellikle gezinin en çok ses getiren ayağı olan Japonya’da, Japonya ile geleneksel Amerikan ittifak ilişkilerinin yeniden canlandırılması söylemi öne çıktı. Trump, bir yandan yeni seçilen ve birçok politika açısından kendisine benzetilen Sanae Takaichi ile hiç beklenmedik derecede olumlu bir kimya oluşturdu. İki lider, karşılıklı komplimanlarla başlayan gezi sırasında, aralarında birlikte beyzbol maçı izlemek de olan birçok etkinlikte yan yana göründü. Amerika üssündeki askerlere birlikte seslendiler. Trump, Japonya’nın bir suikast sonucu öldürülen eski........