Kalın Modeli: Çatışma Çözümünde İstihbarat Diplomasisi |
Afganistan ile Pakistan arasında uzun yıllardır süregelen, sınırların ötesine taşan derin bir güvensizlik hattı vardır. Bu iki komşu ülke, tarih boyunca zaman zaman işbirliği yapsalar da çoğu kez sınır ihlalleri, mülteci hareketleri, milis grupların geçişleri ve istihbarî operasyonlar nedeniyle gerilimli bir ilişki sürdürmüşlerdir. Son haftalarda yeniden alevlenen bu gerilim, sıcak çatışma ihtimaline kadar ilerlemişken, Katar ve Türkiye’nin arabuluculuğunda beklenmedik bir biçimde son buldu.
Bir kez daha dünya, ekranlara yansıyan o “tek kare fotoğraf” aracılığıyla ateşkesin sağlandığını öğrendi. Fakat her zamanki gibi, o fotoğrafın ardında nelerin yaşandığını bilen çok az kişi vardı.
Bu fotoğraf, Türkiye’nin son yıllarda benimsediği “sessiz ama etkin diplomasi” anlayışının sembolü haline geldi. Rusya–Ukrayna savaşında, Gazze’de süren trajedide, Afganistan–Pakistan hattında ya da Afrika’daki bölgesel çatışmalarda Türkiye’nin isminin bir şekilde barış süreçlerinde anılması, artık tesadüf değildir. Devlet aklının sürekliliği ile istihbaratın derin kanallarında şekillenen bu diplomasi biçimi, günümüz uluslararası ilişkilerinde yeni bir paradigma olarak belirginleşmektedir.
Bu sürecin görünmeyen baş aktörü ise, son yıllarda Türkiye’nin diplomatik ve istihbarî kapasitesini aynı potada eriten bir isim: İbrahim Kalın. Onun öncülüğünde yürütülen “istihbarat diplomasisi”, klasik diplomasinin ötesine geçen bir yöntem sunuyor. Masalarda değil, çoğu zaman gizli hatlar üzerinden; basın toplantılarında değil, güvenli görüşmelerde; protokol dillerinden ziyade güven duygusu üzerinden ilerleyen bir diplomasi tarzı… Bu yaklaşım, modern çağın “Kalın Modeli” olarak adlandırılabilecek yeni bir stratejik düşünce biçimini işaret ediyor.
“Kalın Modeli”, yalnızca bir kişiyle özdeşleştirilebilecek kişisel bir tarzdan ibaret değildir. Bu model, Türkiye’nin geleneksel devlet hafızasıyla çağdaş diplomatik reflekslerini birleştiren kurumsal bir düşünme biçimidir. Yani bu, istihbaratı yalnızca bilgi toplama faaliyeti olarak değil, barışın inşasında kullanılan bir stratejik araç olarak değerlendiren bir vizyondur.
İşte o tek kare fotoğraf aslında görünmeyen bir emeğin, bir ulusal stratejinin ve bir diplomasi anlayışının izdüşümüdür.
Türkiye’nin çatışma çözümünde görünür bir aktör, ancak görünmeyen bir arabulucu olabilme kapasitesi, çağdaş uluslararası sistemde eşine az rastlanır bir diplomatik karakter sergiliyor. Bu karakterin biçimlenmesinde, istihbarat ile diplomasi arasındaki geçirgen sınırın bilinçli biçimde inşa........