İnsan ne zaman kendisi ile savaşa girer?

İnsanlar olarak her türlü etkiye açık ve bağımlı şekilde dünyaya geliriz. Anne babamızın bize verdiği gıdalarla ve duygularla besleniriz. Onların gözleriyle görür, onların sözleriyle hareket ederiz. Kim ve ne olduğumuzu, onların bize karşı davranış biçimleri ile anlarız. En temel inançlarımız, onların söz ve davranışlarının bizdeki etkileriyle oluşur. Sonra bunlar bizde kök salar. Bu yaklaşım biçimleri insan fıtratına uygun ise, kendisine inanan, güvenen, kendisi ile barışık ve güçlü birer şahsiyet olarak büyürüz. Eğer değilse, duygusal gelişimimizi ve iç boyut kazanmamızı engeller, duygusal tahribat yapar. Ayrıca, o olumsuz sözler yüreğimizin kulağında durmadan çınlar. Artık o sözler ile düşünmeye ve davranmaya başlarız ve neticede o sözler otomatik olarak elimizi kolumuzu bağlar;

- Sen yapamazsın.
- Bak döktün gördün mü, sana eline alma demedim mi? Beceriksiz ve sakarsın.
- Başkalarının çocukları ne kadar uslu, annelerinin sözünden hiç çıkmıyorlar.
- Küçük kardeşin bile senden daha iyi, ona bak da örnek al.
- Ne biçim çocuksun, seni sevmiyorum.
- Çok yaramazsın, beni üzüyorsun, senin annen olmayacağım.
- Senden adam olmaz.
- Akşam baban gelsin, sana gününü gösterecek.

Bu sözleri, en çok inanıp güvendiğimiz, yanlarında nefes aldığımız ve iyi niyetinden şüphe etmediğimiz anne ve babalarımız söyler ne yazık ki. İçimizde adeta kanat takıp uçma coşkusu varken, bu sözler bizi düz yolda bile yürüyemeyecek hale getirir, çünkü biz bu sözlere inanırız. Ve bunlar, giderek kendi cümlelerimize dönüşür. Bu sefer de onlar bizi engellemeye başlar. İnandırıldığımız bu cümleler, her an bizim yüreğimize yerleşmiş iç seslerimize dönüşürler.

- Kendimi beğenmiyorum, güzel bulmuyorum.
- Kendimi sevmiyorum.
- Ben hiç bir işi düzgün yapamam, beceriksizim.
- Başkaları gibi iyi olamıyorum, herkes benden daha iyi, ben işe yaramaz birisiyim.
- Kimse benimle arkadaşlık yapmak istemiyor.
- Beni kimse sevmiyor.
- Bir işe başlayamam çünkü elimden düzgün bir iş çıkmaz.

Bu ve benzeri sözler, insan........

© Haber Vakti