Nasrallah, ABD-İsrail tarafından Hizbullah’ın karargahında sığınak delici füzelerle öldürüldü. Elbette buna üzülmedik ama sevinmedik de… Zira bu nötr tutumu o kendi elleriyle inşa etmişti.
Bu durumu irdelemeden önce, SiyoNazilerin istihbarat gücünün derinliğine, planlarındaki kararlılığa, savaş güçlerinin büyüklüğüne … yorulan sonuç hakkında şu gerçeğin altını vurgulu olarak çizelim:
İşgalci kavim olarak Yahudilerin kendi / tek başlarına önemsenecek bir savaş güçleri ve kabiliyetleri yoktur. Yahudilerden bir kısmının işgalciler olarak Filistin’de toplanmaları Haçlı dünyasının koşulsuz desteklediği İngiliz planı gereğincedir. Bu planın asıl maksadı, dünyanın merkezi ve enerji deposu olan Orta Doğu’nun kontrolünü sağlayacak müstahkem bir Haçlı üssü kurmaktır.
Bu planın Yahudiler eliyle uygulanması ise, kimi Müslümanlara da halen “acaba?” sorusunu sorduracak şekilde üretilmesi gereken hikâyenin Tevrat’a yazılmış olmasındandır.
Yahudilerin sonradan kotarılmış hikâyesi ile Haçlıların sömürge emelleri birleştirilerek son bir asırdaki Haçlı vahşeti “Yahudilerin güvenliğini sağlama ve Arzı-ı Mevud hayallerini gerçekleştirme” teranesi altında yürürlüğe konmuştur.
Dolayısıyla Nasrallah’ı öldürme kararı Beyaz Saray’da verilmiş olup, Pentagon’un desteğinde gerçekleştirilmiştir. Olsa olsa ölüm füzelerini atan uçakların pilotlarından ancak birkaçı Yahudi olabilir.
Bu som ve tartışmasız gerçekten hareketle ilgili hadiseler değerlendirildiğinde Filistin ve hassaten HAMAS direnişinin yedi düvele........