Evlatlarımızla ilişkimiz hangi düzeyde olmalı?
Evlatlarımız ne bir vitrin süsüdür ne de başarıyla ölçülecek bir projedir. Kur’an, evlat–anne baba ilişkisinde itaati değil imanı; kopuşu değil merhameti; yargıyı değil sabrı esas alır.
Değerli Kardeşlerim,
Evlat…
Ne bir maldır, ne bir mülk, ne de “benim dediğim olur” alanı.
Evlat, Allah’ın anne-babaya verdiği en ağır ama en kıymetli emanetlerden biridir.
Ne yazık ki bugün evlat ilişkilerinde ölçüler ciddi biçimde karışmış durumda.
Kimi evladını putlaştırıyor,
kimi evladını yok sayıyor.
Kimi “aman üzülmesin” diye inancından taviz veriyor,
kimi de “benim dediğim olacak” diye gönülleri incitiyor.
Oysa Kur’an ve sünnet bize çok net bir denge öğretir:
İmanda taviz yoktur, ilişkide merhamet vardır.
EVLAT SEVGİSİ ALLAH SEVGİSİNİN ÖNÜNE ASLA GEÇMEMELİ
Kur’an’a göre hiçbir sevgi Allah sevgisinin önüne geçemez.
Ne eş, ne anne-baba, ne de evlat…
Ama bu, sevgisiz olmak demek değildir.
Bu, sevginin yönünü imanla korumak demektir.
Kur’an bize bu konuda çok çarpıcı iki örnek sunar:
Hz. Nuh’un oğlu ve Hz. Lût’un karısı.
Hz. Nuh (a.s.) peygamberdi; oğlu inkâr etti.
Hz. Lût (a.s.) peygamberdi; eşi inkârcıların safında yer aldı.
Şimdi kendimize dürüstçe soralım:
“Sen peygambersin, daha oğluna sözün geçmedi”
ya da
“Sen peygambersin, eşini kurtaramadın”
deme hakkımız var mı?
Haşa!
Kur’an bu örnekleri peygamberleri yargılamak için değil,
hidayetin kimsenin elinde olmadığını öğretmek için anlatır.
Hidayet ne babanın,
ne eşin,
ne de annenin elindedir.
Hidayet yalnızca Allah’a aittir.
........




















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden