Bana dokunamazlar devri bitti

Değerli Kardeşlerim,
Uyuşturucu…
Alkol…
Bağımlılık…
Bu üç kelime, uzun yıllar boyunca toplumun belli kesimlerine ait bir sorun gibi
anlatıldı. Kenar mahallelerin, arka sokakların, “bizden olmayanların” meselesiymiş
gibi görüldü. Sanki bu illet yalnızca yoksulluğun, sahipsizliğin ya da eğitimsizliğin bir
sonucuymuş gibi ele alındı. Oysa gerçek çok daha acı ve sarsıcıdır: Bugün
uyuşturucu ve bağımlılık, toplumun her katmanına sızmış durumdadır.
Artık bu mesele yalnızca fakirin çocuğunun ya da “yoldan çıkmış” birkaç gencin
hikâyesi değildir. Uyuşturucu; üniversite kampüslerinde, plazalarda, medya ve sanat
çevrelerinde, sosyetik ortamlarda da dolaşmaktadır. Anne-babaların geceleri uykusuz
kalmasının sebebi de tam olarak budur. Tehlike artık uzakta değil; evin içine,
cebimize, ekranımıza kadar girmiştir.
Bağımlılık, bir toplumun damarlarına sinsice yayılan bir zehirdir. Sessizdir, ilk anda
fark edilmez; fakat zamanla bireyi çökertir, aileyi dağıtır, toplumu yorar ve devleti
zayıflatır. İşte bu yüzden uyuşturucu meselesi yalnızca bir adli vaka değil, aynı
zamanda açık bir devlet meselesidir.
Devletler tam da bu noktada sertleşir. Çünkü devlet, geleceğini korumak zorundadır.
Nesilleri muhafaza etmek, toplumsal yapıyı ayakta tutmak zorundadır. “Özgürlük” ya
da “özel hayat” gerekçesiyle bu çürümeye göz yuman her devlet, bedelini yıllar sonra
çok daha ağır öder.
Son günlerde kamuoyuna yansıyan bir tutuklama hadisesi de bu çerçevede
okunmalıdır. Meselenin kendisinden çok, verdiği mesaj üzerinden…
Gazeteci Mehmet Akif…
Bir sabah gözaltı haberiyle gündeme geldi. Ardından savcılık süreci, hâkimlik
sorgusu ve tutuklama kararı… Henüz iddianamesi açıklanmamış, henüz mahkeme
önüne çıkmamış bir dosya. Burada özellikle ve ısrarla altını çizmek gerekir: Biz
kimseye suç isnat etmiyoruz. Suçlu ya da masum olduğuna yalnızca mahkemeler
karar verir. Masumiyet karinesi, hukukun vazgeçilmez temelidir.
Ancak özellikle uyuşturucu gibi toplumu doğrudan tehdit eden başlıklarda, verilen her
tutuklama kararı yalnızca bireysel bir adli işlem olarak görülmez. Aynı zamanda
devletin durduğu yeri ve verdiği mesajı gösteren bir irade beyanı olarak okunur.
Kronolojiye bakalım:
Önce bir soruşturma başlatıldı.
Ardından gözaltı süreci geldi.
Savcılık sevki yapıldı.

Ve tutuklama kararı verildi.
Bu silsile, Türkiye’de uzun yıllar........

© Haber Vakti