Sağır Gece

"Kış geldi." dedi adam sesi titreyerek... "Evet geldi." diyerek karşılık verdi çocuk... İkisi de üşüyen ellerini
ceplerine hapsetmiş halde üşengeç adımlarla yürüyordu. İkindi vaktinin efsunlu rengi, göz alabildiğince
bozkırı efkâra bürüyordu.

Adımlar adımlara eklendi. Yol kısalır gibi olsa da belli belirsiz uzuyordu. Gölgeler çoktan silinip gitmişti.
Akşamın ayak sesleri oyun bozuyordu. Bir an duraksadılar. Bir şeyler söylemek adına göz göze geldiler
ama söze gerek kalmadığını belli edercesine yola devam ettiler. Ufka yaslanmış karlı dağlardan sökün
eden bir rüzgar saçlarını yokladı. Çocuk büzüldü. Adama sokuldu usulca... Adam bu sığınışla dağ kesildi.
Üşüten rüzgarı azarlar gibi çatıldı kaşları... Adamın hislerine tercüman olmak ister gibi bağıra çağıra geçti
bir karga sürüsü...

Karanlık iyiden iyiye yağarken... Yolun ucunda dumanı tüten kerpiç damlar... Körkütük beklemenin
eziciliği ile örselenmiş bir beldenin varlığını ilan ediyordu. Kerpiç damlar... Bıldır bu zamanda böyle gelirdi
akşamlar... Çoban köpekleri mealen böyle diyordu. Nadasa bırakılmış tarlalar, adeta kucaklamıştı köyü...
Ay doğarken kendiliğinden bozuldu büyü... Tezek kokusu...........

© Haber Vakti