Kehkeşan
İkindi vakti cem eden bulutlar, güneşin hükmü geçmez olurken usul usul sıvıştılar. Masmavi gökyüzünü, hunharca esir alışlarındaki beyazla siyah karışımı vahşeti görüp de ürkmemek mümkün değildi. Ürktüm! Yalan yok... Vahşetin pamuksu kandırıcılığı, ürkmeye mani değil... Hem kanar hem ürkermiş insanoğlu... Meğer vahşet, içimizdeki ehlileştirilmiş vahşi yanımızı ürküntü kemendiyle kıskıvrak yakalarmış...
Yakalanmış, mefkuresiz ve donuk bakışlarımla güneşi uğurlarken; gecenin yağız süvarisi karanlık, katrandan hallice bir yılışıklıkla ufku tutuvermişti. Tutuşan ufkun kızıllığı, saman alevi nasıl geçip giderse öylece geçti. Kelamım kifayet etseydi anlatmak kabildi evet... Âh o ân içimden neler neler geçti!
Akşamın geceye devrildiği saatlerde, siyahı bile örtecek karanlık bir tül gibi titreyen semaya çakılı bakışlarımdaki hevessizlik, ürkmüşlüğün eseri........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein