Uzun zamandır gerek sosyal medyanın etkisi, baskısı gerekse fonlayanların maddi desteği sonucu LGBTİQP neslimizi ifsada uğratmaya çalışıyor. Bu sapkınlığa karşı benim de danışma kurulunda yer aldığım Büyük Aile Platformu 400 STK ile birlikte İstanbul’da bir yürüyüş düzenledi.
Aile medeniyetimize karşı kurulmuş saatli bir bomba olan bu sapkınlık eğer önüne geçilmezse neslimizi perişan edecek.
Rusya gibi devletlerin terör faaliyeti olarak kabul ettiği ve ona göre cezai işlem uyguladıkları eşcinsel hareketi eğer önleyemezsek, medeniyetimizin üzerine moloz olarak çökecektir. Müslüman halkımızın da değerlerine aykırı olan bu hareketi terör listesine almak zorunlu hale gelmiştir.
İnsan fıtratını bozan, evlilik kurumunu yıkan, çocuk doğumunun önüne geçip neslimizi bitirmeye çalışan, milli ve manevi değerlerimize savaş açan bu sapkın hareket önlenmezse asıl beka sorununu yaşarız. Geriye ne millet kalır ne de devlet.
Bu konuda gerek devlete gerek STK’lara gerekse toplumun her bir ferdine ciddi görevler düşüyor. Bugün sustuğumuz taktirde yarın konuşmamız, bağırıp çağırmamız bir şey ifade etmeyecektir. Lût AS. Kavmi ve Salih AS. Kavmi bu tür sapkınlıklara sessiz kaldıkları için şahsi ibadetleri dahi kabul edilmeyip bu sapkınlarla beraber helak olmuşlardır.
Büyük Aile Platformu’nun öncülüğünde 400 civarı STK desteği ile yapılan bu yürüyüş ve basın açıklamasında emeği geçenleri tebrik ediyorum. Neslimizin ve medeniyetimizin bekası için gayret eden bütün kardeşlerime teşekkür ediyorum. Köşe yazımızın devamını BAP Basın açıklamasına ayırıyoruz:
III. BÜYÜK AİLE BULUŞMASI VE SESSİZ YÜRÜYÜŞ - BASIN
AÇIKLAMASI
(15 Eylül 2024, Beyazıt Meydanı)
Aziz Milletimiz,
Değerli Basın Mensupları,
Bugün burada çocuklarımız için, ailemiz için, insanlık için bir kez daha bir araya geldik. 2022
yılında “LGBT Propagandasına Dur De” başlığıyla, 2023 yılında ise “Çocuklarımız, Ailemiz,
İnsanlık İçin” başlığıyla Saraçhane'de toplanan farklı dünya görüşlerine sahip on binler, Beyazıt
Meydanı'na yaptıkları Sessiz Yürüyüş ile, ortak dertleri olan aileyi gündeme getirmişti. Bu yıl
ise “Dursun Bu Hayasızca Akın” üst başlığıyla ailelerimizle bir araya geldik. Büyük Aile
Buluşması ve Sessiz Yürüyüş; muhteşem bir katılımla, güçlü mesajlarla ve hiçbir provokasyona
geçit verilmeksizin tamamlanmıştır. Bugün burada bulunanlar bunun canlı şahidi oldular,
dileyenler de buluşmanın kayıt görüntülerini izleyerek şahit olabilirler.
Üç yıldır Saraçhane Fatih Anıt Parkı’ndan Beyazıt Meydanı’na doğru slogan atmadan yürüyen
on binler, Sessiz Yürüyüş ile haklı taleplerini dile getirmişlerdir. Saraçhane’den Beyazıt’a
sessizce yürüyen bu insan seli, son yılların en güzel aile fotoğrafını veriyor. Bu fotoğrafta istiklâl
var, bu fotoğrafta istikbâl var. Bugün buraya gelerek, buraya gelemese de ekranları başında
duaları ve destekleri ile bu hayasızca akın karşısında gövdesini siper eden tüm annelere,
babalara, büyüklerimize ve gençlerimize müteşekkiriz.
Öncelikle şu çok iyi bilinmelidir ki; kapımıza dayanan LGBT Propaganda ve Dayatması,
doğrudan insanlığın varoluşuna yönelen bir tehdittir. Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme
Endeksi’nde, ülkemizin de içinde yer aldığı ilk elli ülkenin oldukça düşük doğum oranları, bu
tehdidin vahametini gösteriyor. Bu tablo, mevcut gelişmişlik paradigmasına göre geliştikçe
nesli tükenen bir insanlığa işaret ediyor. Doğum oranlarını yükseltmek için uygulanan
programlar, harcanan yüz milyarlarca dolar da bu acı tabloyu iyileştirmek adına çözüm
üretemiyor. Bu noktada ülkemizin kadın başına doğum oranı ise 1,51 ile nüfusun kendini
yenileme sınırının çok altında ve hızla düşüyor. Önümüzdeki tablo bize şu acı gerçeği
göstermekte ki; ülkemiz artık gururla dile getirdiğimiz bir genç nüfusa sahip değil.
Doğum oranının iki çocuğun altına düşmesi, demografik gücün kaybedilmesinin ötesinde bir
diğer kayba daha işaret etmekte. Artık büyük şehirlerde ailelerin tek çocuk sahibi olması; bir
kuşak sonra bizim amca, hala, dayı, teyze kavramlarını kaybedeceğimiz anlamına da gelmekte.
Bugün burada bir kuşak sonra nesli tükenecek bir TEYZE olarak konuşuyorum. Mevcut
demografik gidişat ile bir kuşak sonra ailemizdeki birçok rolü ve bağı kaybedeceğiz.
Bununla birlikte İnsani Gelişme Endeksi’ndeki ilk elli ülkenin 49 tanesinde doğum oranları,
nüfusun kendini yenileme sınırı olan 2’nin altında veya 2 sınırındayken; bunun tek istisnasının
kadın başına 2,92 doğum........