Cephe Şehidi Yahya Sinvar

"Bâki Davalar Fâni Şahısların Omuzuna Bina Edilmez" der Üstad Bediüzzaman Hazretleri. Evet, öyle davalar vardır ki şahıslar tarafından başlatılır ancak zamanla şahs-ı manevinin omuzlarına yüklenir ve bu sayede mağlup edilmesi neredeyse imkansız hale gelir. Fâni davalar şahısların omuzlarında durduğu için şahısların ölmesi ya da davayı terk etmesiyle son bulur. Fakat bâki davalar, artık şahs-ı maneviye mâl olduğu için, şahıslar ölse de davalar yaşamaya devam eder; hatta bazen şahısların ölümüyle birlikte davalar daha da güçlenir ve zafere daha yakın bir hale gelir.

İşte Filistin davası, diğer bir tabirle Mescid-i Aksa davası veya Kudüs davası, şahs-ı manevinin omuzlarına yüklenmiş bir davadır. Bu sebeple, bu dava fâni şahısların fena bulması yani şehit olmasıyla sona ermez; aksine, daha da güçlenir ve zafere daha da yaklaşır. Şeyh Ahmed Yasin’in vefat ettiğinde eğer bu dava bâki değil de fâni bir dava olsaydı, yani şahs-ı manevinin omuzlarına değil de şahısların omuzlarına yüklenmiş olsaydı veya İzzettin el-Kassam’ın vefatında şahıslar üzerine bina edilmiş olsaydı, elbette şimdiye dek çoktan sona ererdi. Ancak Kudüs, yani Mescid-i Aksa davası, ne İzzettin el-Kassam’ın ne Şeyh Ahmed Yasin’in ne İsmail Haniye’nin ne de büyük komutan Yahya Sinvar’ın omuzlarına bina edilmediği için, onların şehadetiyle bitmedi ve güçlenerek devam etti, edecek.

İsmail Haniye’den sonra, İsrail zindanlarında 20 yıl kalmış olan Yahya Sinvar hareketin başına geçti. Yahya Sinvar, İsmail Haniye’ye göre çok daha cephede aktif olan ve ön saflarda mücadele eden bir kahraman olarak, en çok arzuladığı şehadete ulaştı. Şimdi siz zannediyor musunuz ki Filistin’in farklı........

© Haber Vakti