Vizyon Ve İllizyon! |
Vizyon sahibi olmak ne demek?
Vizyon / “Vision”, İngilizce bir kelime, “Görme, yeteneği, görüş” gibi anlamlara gelir. “Görünür olmak /Göstermek / Gösteri / Gösteriş” aslında akraba kavramlar. “Vizyon sahibi, vizyoner”, Geleceği gören, büyük resim çizebilen, uzun vadeli ve ilham verici bir hedef / amaç belirleyebilme yeteneği.
İnsanları o hayale inandırıp peşinden sürükleyebilmek ile ilgili tehlikeli bir kavram aslında.
“Kanaat önderi” gibi bir anlam da kazanıyor.
“Kehanet” İslam’da haram, yasak, günah. Ama Hristiyanlar ve Yahudiler, Kehaneti meşru, Kahin’i “Keramet sahibi” gibi görüyorlar.
Kemalistler “Atatürk'ün vizyonu”ndan söz eder hep.
Elon Musk'ın Mars'a insan gönderme vizyonundan söz ederler. İnsanlara gelecek, kader vadediyorlar birileri. Oysa Allah cc, başınızda peygamber de olsa, insanları, malları canları, sevdikleri ile, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edeceğini söyledi bize. O servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir çevirir.
Ne yani, Yakub aleyhisselam çocukları ile ilgilenmediği, ya da pedegoji bilmediği, vizyoner biri olmadığı için de başına gelenler geldi.
Hz. Nuh, 950 yıl yaşayacak, ancak onun gemisine bine yolcu sayısı 100 kişi bile olmadı.
Bunu PR / Halkla İlişkiler konusundaki yetersizliği olarak mı okuyacağız?
Hatta bugünkü siyaset anlayışına göre, “Türkiye Yüzyılı vizyonu”nda olduğu gibi, geleceği görmek, okumak değil, örgütlemek, planlamak, inşa etmek anlamında mı okumalıyız?
Bunu toplumda bir itibar ve güven inşası ile başarmak gerektiğini düşündüğü için birileri, toplum mühendisliğine soyunuyor ve toplumu “bilgi” ile değil, “algı” ile yönetmeye çalışıyorlar.
Ve bu güven ortamını inşa etmek için “itibardan tasarruf edilemeyeceği” iddiasını gündeme getiriyorlar.
İşte tam da burada “vizyon” “illizyona” dönüşüyor.
Araya “hayal tacirleri” giriyor, bugün teknolojiyi kullanarak “artırılmış sanal gerçeklik” yöntemleri ile size hayal satıyorlar.
Artık bu konu mühendislik konusu. “Toplum mühendisleri” var. “Beyin kontrol teknikleri” var.
Piyasada size ihtiyacınız olmayan bir şeyi ihtiyaç gibi gösteriyorlar.
Yedikleriniz-içtikleriniz, giydiklerinizi sizin tercihiniz değil, sizin şuuraltınıza yüklenen talepler.
Siyaset, ideoloji, hayat tarzı dediğiniz şey, hatta tarih algısı, gelecek tasavvuru aslında size yükleniyor. Ve sistem sizi biyonik robot gibi kullanıyor.
Eğitim bunun için var, Media bu emele hizmet ediyor, moda, sanat, diziler bunun için var bugün.
Şeytan bu anlamda insanoğluna “yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat” vadediyor.
Azazil, Havva annemize geldiğinde, ona “yeryüzünde bir cennet vizyonu” çizdi ve bu vizyonun kendileri için görünür olmasının “yasak meyve”yi yemesi ile mümkün olacağını söyledi ve sonuçta olan oldu.
Şeytan aslında hala, insanlara aynı vizyonla yaklaşıyor.
Hak-Batıl, İyi-Kötü, Doğru-Yanlış, Güzel- Çirkin tercihlerini manipüle ediyor.
Sonuçta Hakikatin yerini sanal gerçeklik alınca, insanları Şeytani bir vizyonun peşine takılıyor.
Onun için Allah buyurmadı mı “Şeytan sizi Allah’la aldatmasın” diye. İnsanlar “Allah’ın cenneti”nden yüz çevirip, yer yüzünde bir cennet arayışına girip, Şeytanın ayak izlerinden cehenneme doğru, yokuş aşağı koşar gibi gitmediler mi? Allah’ı (cc) bırakıp din ve devlet büyüklerini, kanaat önderlerini, ideolojik liderlerini İlah ve Rab edinmediler mi, İdol edinmediler mi?
Zor bir zamanda yaşıyoruz.
Ahir zaman, imanı bir........