KUTLU DOĞUM 34
KUR’AN ZAMANIN EDİPLERİNE MEYDAN OKUMUŞTUR
O zaman revaçta olan neyse bu alanda Kur’an onları muarazaya davet etmiştir. Muaraza edenlere karşı çıkanlara meydan okuyup diyor ki; hadi buyurun Işte Kur’an ortada bir benzerini getirin.
Bunu başaramamışlar.
Kur’an meydan okumaya devam etmiş demışki;
haydi Kur’an’a nazire getiremezseniz,
bir suresine nazire getiriniz.
Bunu da yapamazsınız,
haydi bir ayetine nazire getiriniz.
Bunu da yapamazsınız
haydi bütün edipleriniz, beliğleriniz toplanıp bir nazire yapınız.
Kalemle karşılık veremeyince kılıçla mukabeleye mecbur olmuşlar.
İşte kalemle muaraza mümkün olmadığı için zor yol olan kılıçla muarazaya mecbur olmuşlar.
İşte bu dört tabaka, Kur'ân'a karşı kemâl-i hayret (tam bir şaşkınlık) ve hürmetle onun önüne diz çökerek şakirt (öğrenci) oldular.
Hiçbirisi hiçbir vakit bir tek sûreyle
muarazaya (sözle mücadeleye, karşı gelmeye) kalkışamadılar?
Elcevap: Eğer muaraza (karşı gelme) mümkün olsaydı,
herhalde teşebbüs edilecekti.
Çünkü muarazaya (sözle mücadeleye) ihtiyaç şedit (şiddetli) idi.
Zira dinleri, malları, canları, iyalleri tehlikeye düşüyor;
muaraza edilseydi kurtulurlardı.
Eğer muaraza (sözle mücadele) mümkün olsaydı, herhalde muaraza edecektiler.
Eğer muaraza edilseydi,
muaraza taraftarları kâfirler (inkarcılar), münafıklar (iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen kişiler) çok, hem pek çok olduğundan,
herhalde muarazaya (meydan okumaya) taraftar çıkıp iltizam ederek (sarılarak)
herkese neşredeceklerdi (yayacaklardı).
(Nasıl ki, İslâmiyetin aleyhinde herşeyi
neşretmişler.)
Eğer neşretseydiler ve muaraza olsaydı,
herhalde tarihlere, kitaplara şâşaalı bir surette (gösterişli bir........