Üfürükle Gelen, Osurukla Gider!

Epeydir köşe yazısı yazmadığımı bu köşeyi takip edenler farkındadır. Çünkü yazmaya ihtiyaç hissetmiyorum. Bunun çokça gerekçesi var ve açıkçası yazdığımın bir kıymeti olduğuna da çok inanmıyorum. Aylar sonra bir yazıyı üç gün önce kaleme almıştım; “Beyin Çürümesi” başlığıyla. Bu yazı da onunla biraz ilişkili. Gerçekten yazmak istediğimde, yani bir şeyler hissettiğimde yazmaya çalışıyorum, “yazayım” diye değil.

Bugün üniversiteden bir öğrenciyle dersten çıktıktan sonra, şehre gelirken yaklaşık bir saatlik yolda kaç haftadır gidip geliyoruz. Başlarda hiç konuşmuyordu, ben de onu konuşturmaya çalışıyordum. Bu hafta biraz açıldı, biraz konuştuk... ve inanın, küçük dilimi yutacak gibi oldum! Baktım ki, hiç de benim tahmin ettiğim ya da düşündüğüm bir profil değil. Onu şahsi olarak değil, aslında bir gençlik profili olarak değerlendiriyorum; diğer gençlerde muhtemelen benzer bir profile sahip. Çünkü anlattığı düşünceleri ya da yapmış olduğu eylemleri hep arkadaşlarıyla yapmış, onlarla konuşmuş. Sürekli arkadaşlarından bahsediyor, demek ki arkadaşları da bu profilde.

Karanlık Merak ve Kayıp Emek

Hiçbir şeyle ilgilenmediğini düşündüğüm, dünyası boşmuş gibi algıladığım o genç arkadaşım bana öyle şeylerden bahsetti ki, hem korktum (ciddi anlamda endişelendim) hem de hayret ettim. Yüzüne karşı söyledim: “Çocuğum, sen bu emeği, bu çabayı, bu ilgi ve merakı hayırda, güzel şeylerde sarf etsen muhteşem şeyler elde edebilirsin! Hatta bu emeğin yarısını bile sarf etsen sen muhteşem şeyler başarırsın.”

Peki, nelerden bahsetti? İnternetin karanlık dünyasından... O dünyaya girmiş, dolaşmış, kendince kazanımları ve kayıpları olmuş. O karanlık yönleri keşfederken iki sene gözlemlediğini, takip ettiğini, sistemin nasıl çalıştığını anlamaya çalıştığını söyledi. Ve devam etti: “Fakat sonunda dijital bir iz bırakmadım, anonim kaldım” diyor. Keşfettiği karanlık noktaların çok derin olduğunu........

© Haber Gündemim