Her biri rastgele olaylar gibi sunulsa da aynı merkeze çıkıyor
Ortadoğu’da yaşanan son gelişmeler bir tesadüfler zinciri değil, dikkatle örülmüş bir senaryonun parçaları gibi ilerliyor. Suriye’de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın konuşmasının yayın sırasında kesilmesi, Ankara’da Libya'nın askeri komutanlarını taşıyan özel jetin düşmesi, öncesinde düşen insansız hava araçları ve askeri kargo uçağımızın Azerbaycan-Ermenistan sınırında düşmesi... Her biri rastgele olaylar gibi sunulsa da zamanlamaları, hedefleri ve oluşturdukları algı zinciri aynı merkeze çıkıyor: Türkiye’nin elini strateji, istihbarat ve güvenlik zafiyetleri ile itibarsızlaştırarak zayıflatmak...
Ama bu tabloyu sadece dış güçlerin komplosu olarak okumak da eksik olur. Çünkü bu süreçte Türkiye’nin kendi stratejik hataları, karşı tarafın oyununu kolaylaştırdı. Yani bir yandan bölgesel kuşatma, öte yandan kendi hatalarımız, ülkeyi aynı dar alana sıkıştırdı.
Büyük Ortadoğu Projesi döneminde Türkiye, “bölgesel güç”, “model ülke” söylemlerine fazla inandı. Bu güvenle Batı’nın geliştirdiği planları, kendi stratejik çıkarlarıyla örtüştüğünü sandı. Ancak o proje, bölgeyi yeniden dizayn etme ve ülkeleri etnik-mezhepsel fay hatlarıyla bölme projesiydi. Türkiye bu planın içinde yer alarak, farkında olmadan kendi çevresinin istikrarsızlaşmasına zemin hazırladı.........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Beth Kuhel