ALAŞEHİR’DE SIRA DIŞI BİR GÜN...VE HEDİYE PAKETİM;ŞEHİR BİLGESİ SAVAŞ BALCI

Alaşehir: Kalbinle Gör, İnsanıyla Yaşa

Bazı şehirler vardır, tabelasında değil, insanında başlar hikâyesi. Adını söylerken bile sıcaklık yayılır diline... Alaşehir işte tam da öyle bir yer. Manisa’nın saklı cenneti, tarihiyle köklü ama insanıyla capcanlı bir ilçe. Üzüm bağlarının kokusu, sokaklarında yankılanan selam sesleriyle karışır burada. Fakat beni en çok etkileyen, Alaşehir’in yolları, tarihi ya da lezzetleri değil — insanlarıydı. Çünkü bir şehri şehir yapan, içindeki yüreklerin ritmidir.

Bir Şehrin Nabzı: İnsan

Geçtiğimiz hafta Alaşehir’deydim. Önce çarşıyı gezdim, sokaklarını dolaştım. Temiz, düzenli, huzurlu bir yerdi. Ama asıl huzur, insanların yüzündeydi. Bir kahve molası verdim, sade bir kafede oturdum. Henüz oturur oturmaz fark ettim: Bu küçük kafenin servisi, büyük şehirlerin o “lüks” kafelerinden çok daha samimiydi.

Büyük şehirlerde çoğu zaman kendini bir eşya gibi hissedersin — mekan güzel, kahve kaliteli ama insan sıcaklığı yok. Burada ise içtiğim kahve sadece kahve değil, değer verilmiş bir anıydı. Sanki barista, bardağı bana özel seçmiş, içine biraz da kalbini katmış gibiydi. Fiyatı düşük ama hissi paha biçilemezdi. Dedim ki kendi kendime, “İşte Türk misafirperverliği, hâlâ burada yaşıyor.”

Bir Market, Bir Savaş, Bir İnsanlık Dersi

Dönüş yolundaydım. Sadece su almak için küçük bir markete girdim. Sahibi, adını sonradan öğrendiğim sevgili Savaş Balcı. O kısa alışveriş anı, hayatıma dokunan bir derse dönüştü.

Savaş, bana “benim sorunum değil” dediğimiz her yerde aslında bizim sorumlu olduğumuzu bir kez daha hatırlattı. “Biz birlikteyiz” demenin ne kadar değerli olduğunu anlattı. Bir felsefe kitabı gibi konuşuyordu ama kelimeleri gösterişsiz, sade, içtendi. Ben ona şehirli bir filozof dedim; oysa o sadece kal-biyle konuşuyordu.

Babasından duyduğu bir öğüdü paylaştı, ömrümce unutamayacağım bir söz:

“Dostunu tanımak istiyorsan, ona bir karpuz ver ve kesmesini iste. Eğer sana küçük parçayı verirse, o dost değildir. Büyük parçayı sana bırakıyorsa, işte o gerçek dostundur.”

Karpuz kabuğunda bir hayat dersi… Ne sade, ne derin. İşte o an anladım: Alaşehir’in bereketi sadece toprağında değil, insanın vicdanında yeşeriyor.

Misafirlik Değil, İnsana Saygı
Savaş’la vedalaşırken bana “yemek yediniz mi?” diye sordu. Henüz bir şey yemediğimi duyunca “Olmaz!” dedi. “Misafirim olacaksın, Alaşehir’in lezzetini tattırmadan göndermem.”

Düşünün… Beni tanımıyor, ismimi bile bilmiyor. Ama yüreğinde yer açıyor. Telefonu eline........

© Haber Ege