Kitap okumak, insanın hem kendini hem de dünyayı tanımasının en güçlü yollarından biridir. İnsan, kendi bedeni ve ömrüyle yalnızca tek bir hayat yaşayabilir; oysa kitaplar sayesinde binlerce karakterin yerine geçer, onların acılarını, sevinçlerini, yolculuklarını deneyimleyebilir.

Hiçbir zaman adım atamayacağı mekânlara, hiç var olmamış ya da artık var olmayan zamanlara kitapların büyülü kapısından geçerek ulaşır. Hayal gücüyle geçmişi ve geleceği kuşatan zengin bir dünyanın içinde özgürce dolaşır, her sayfada kendine yeni bir evren kurar. Her okuduğu kitapta bilmediği yepyeni şeyler öğrenir. Böylece kültür dünyası zenginleşir, karakteri olgunlaşır ve gelişir.

“Kitap en iyi dosttur” demiş atalarımız… Okuduğumuz bir kitabın bir paragrafı bazen günlerce düşündürür bizi… Bir roman bize sabrı öğretir, bir deneme yazısı bizi alır başka diyarlara götürür, bir şiir bizi duygulandırır. Okudukça hayal gücümüz genişler, zihnimiz dinlenir, kalbimiz ferahlar. Bu yüzden kitap, sadece kâğıdın üzerine dizilmiş kelimeler değildir; insanı dönüştüren, geliştiren, olgunlaştıran bir dost gibidir. Öyle bir dost ki, ne zaman ihtiyaç duysak elimizi uzattığımızda hep oradadır.

Şehirler de tıpkı insanlar gibi kültürle gelişir. Çünkü bir şehre kimlik, değer ve anlam kazandıran şey yalnızca binaları, yolları ya da fiziksel görünümü değildir; okuyan, düşünen ve üreten insanlarıdır. Bir şehrin kültürü, o şehrin adeta şahs-ı manevisidir. Bir felaket sonucunda ya da zamanın doğal akışıyla yolları, binaları hatta yerleşim düzeni tamamen değişse bile, o şehri şehir yapan asıl unsur olan kültürel ruh değişmeden varlığını sürdürür.

İşte bu nedenle müzikten sanata, tiyatroya; kitaptan dergiye, şiire tüm edebiyat ve kültür........

© Günışığı Gazetesi