SIĞINMANIN GİZLİ MANTIĞI: TARİH NEDEN TEKERRÜR EDİYOR?
Düşünüyorum da… Maduro… Türkiye… Sığınma… Bu kelimeler zihnimde dans ederken, ister istemez tarihin tozlu raflarına uzanıyorum. Voltaire’in satırlarından süzülüp gelen bir hayalet gibi Demirbaş Şarl beliriyor karşımda. 1709’da Osmanlı’ya sığınan bu İsveç Kralı’nın hikâyesi, aslında bugünkü tüm sığınma iddialarının özünü anlatıyor bize. Bir kral nasıl olur da “güçsüz” duruma düşer? Ve güçsüz anında neden kapısını çalacağı bir medeniyet arar? İşte tam burada, tarihin şaşırtıcı tekerrürü ile yüzleşiyoruz.
Voltaire’in Üçlüsü: Güç, Yenilgi ve Siyaset Üçgeni
Voltaire’in “Charles XII’nin Tarihi” eseri aslında bir sığınma siyasetnamesi gibidir. XII. Karl’ın Poltava’da Deli Petro’ya yenilmesi, sadece bir savaşın kaybı değil; bir güç sisteminin çöküşüdür. Voltaire’in deyişiyle, “barbarlar arasında barbar olmayan tek kişi” olan Karl, tam da bu çöküş anında Osmanlı’nın kapısını çalar.
Osmanlı’nın bu sığınma talebine verdiği yanıt, bir devletin uluslararası prestij arayışının da göstergesidir. Karl’a “Demirbaş”........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein