menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

KÖTÜLÜĞÜN SESSİZ MİMARİSİ

15 1
17.12.2025

Kötülük çoğu zaman sandığımız gibi bağırarak gelmez. Ne kanlı bir yüzü vardır ne de şeytani bir zekâsı. En tehlikeli haliyle kötülük, sessizdir; düzenlidir; prosedüre uygundur. Hannah Arendt’in Adolf Eichmann davasında fark ettiği ve “kötülüğün sıradanlığı” diye adlandırdığı şey tam da budur: Kötülüğün, düşünmeyen insanlar eliyle, son derece olağan biçimde icra edilmesi.

Eichmann bir canavar değildi. Arendt’i asıl sarsan da buydu. Mahkeme salonunda gördüğü kişi, nefret dolu bir ideolog değil; klişelerle konuşan, kariyerini düşünen, “görevini yapmış” sıradan bir memurdu. Onu tehlikeli kılan şey kötücüllüğü değil, düşüncesizliğiydi. Arendt’in thoughtlessness dediği bu durum, ahlaki yargının askıya alınmasıdır. İnsan eylemini düşünmez; sadece uygular.

Bu noktada kötülüğün bir zihinsel mimarisi ortaya çıkar. İnsan, zihnini çekmecelere ayırır. “Ben karar vermedim”, “Ben sadece emri uyguladım”, “Yasalara uygundu” gibi cümleler, bu çekmecelerin etiketleridir. Eichmann’ın savunması bu dilin........

© Günışığı Gazetesi