menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

GİLEAD’IN İÇİNDE VE DIŞINDA: DİSTOPYANIN TANIDIK YÜZÜ

8 1
21.12.2025

Son sayfayı çevirip kitabı kapattığınızda içinize çöken o ağır, boğucu his…

“Kurtuldum,” dersiniz. Ama aslında kurtulduğunuz şey bir roman değildir. Elinizden bıraktığınız, zihninize yerleşmiş bir ihtimaldir.

Margaret Atwood’un Damızlık Kızın Öyküsü bu yüzden yalnızca okunmaz; yaşanır. Ve okuru sarsan şey, anlatılan dünyanın acımasızlığı kadar, o dünyanın parçalarının ne kadar tanıdık gelmesidir. Gilead’ın şoku iki katmanlıdır: İlki vahşet, ikincisi aşinalık.

İlk şok, Gilead rejiminin gündelik hayatı sessizce ele geçirmesinde saklıdır. Offred’in, bir sabah uyandığında “Fredinki”ye dönüşmesi; isminin, geçmişinin ve bireysel hikâyesinin silinmesiyle başlar her şey. ABD’nin merkezinde gerçekleşen bir “olağanüstü durum”un ardından kurulan bu rejim, kendini açıkça baskı olarak tanımlamaz. Aksine, sürekli düzeni yeniden tesis ettiğini iddia eder.

Doğurganlık krizi gerekçesiyle kadın bedeni kamusal bir kaynak hâline getirilir. Renk kodlu kıyafetler, ayin adı verilen ritüeller, okuma yasakları, kamusal alanda sürekli hissedilen bir denetim… Gilead’da hiçbir şey ani değildir; her şey “makul” gerekçelerle ilerler. İnsanlar bir sabah uyanıp özgürlüklerini kaybetmez. Önce “öncelikler” değişir.

Atwood’un ustalığı tam da buradadır. Gilead’ı bağıran bir diktatörlük olarak değil, sessiz bir........

© Günışığı Gazetesi