Beklentinin Karanlık ve Aydınlık Bahçesi
Düşünelim…
Beklemek ne kadar sıradan, ama bir o kadar da sarsıcı bir eylem.
Otobüs durağında beklerken bile bedenimiz gerilir; çünkü zihin, henüz gelmemiş bir ânı şimdinin üzerine bindirir.
Küçük bir gecikme bile huzursuzluk yaratıyorsa, bir ömür boyu adalet, kurtuluş, seçilmişlik beklemek insanı neye dönüştürür? İşte burada beklenti devreye girer: İnsanı önce sabırlı bir köleye, sonra öfkeli bir isyancıya çeviren o görünmez kuvvet.
En başa, ilk anlatıya dönelim.
Cennet bahçesinde mesele yalnızca elma değildi.
Asıl çatışma, Tanrı’nın itaat beklentisi ile insanın bilme beklentisi arasındaydı.
Yasak, sadece bir sınır değil; insan için tasarlanmış bir gelecek taslağıydı.
Havva’nın elmaya uzanışı, basit bir itaatsizlikten ziyade bu taslağa karşı bir yön değişikliğiydi. Yani beklenti, ilk itaatin de ilk isyanın da ham maddesiydi.
Ardından Kabil gelir. Kurbanını sunarken taşıdığı şey yalnızca iman değildi; kabul edilme, görülme, seçilme beklentisiydi. Kurban reddedildiğinde çöken şey Tanrı’yla ilişkisi değil, kendisiyle kurduğu hayaldi.
Beklenti boşa çıkınca, suç gökten yere indi; Tanrı’dan kardeşe yöneldi.
Cinayet, kötülükten çok, karşılıksız kalmış bir umudun patlamasıydı.
Krallara geçtiğimizde beklentinin başka bir yüzüyle........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden