menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

O gözlerin içinde bir sevda, bir inanç, bir memleket vardı

10 0
20.10.2025

Onu tanıyan herkes için o sadece bir iş insanı değil, Diyarbakır’ın vicdanı, aklı, abisiydi.

Geçtiğimiz günlerde eşi Yıldız Türk ile bir araya geldim.

Sessiz, ağırbaşlı, zarif bir kadın.

Söze başlarken “O, hayata tutunmayı hiç bırakmadı” diyor.

Sonra gözleri buğulanıyor:

“On iki kez ameliyat geçirdi ama yine de hep üretmeyi, bir şeyleri inşa etmeyi düşündü. En çok da bana güzel bakan o gözlerini özledim. O gözlerin içinde bir sevda, bir inanç, bir memleket vardı.”

Yıldız Hanım, Çin zulmünden kaçarak Türkiye’ye yerleşmiş Doğu Türkistanlı başarılı bir iş insanı.

Raif Türk ile tanışmaları bir tesadüf gibi görünse de, birbirine benzeyen iki insanın kesişmesiymiş aslında: çalışkan, dirayetli, mücadeleci.

Üç yıldır eşinin yokluğuna alışamamış.

“Raif’in olduğu ev, ışığı sönmeyen bir evdi” diyor.

Raif Türk, Diyarbakır’ın dağ ile ovanın arasında sıkışmış Kulp ilçesinin bir köyünde doğmuştu.

Hayatı boyunca da o coğrafyanın bütün zorluklarını, bereketini ve inatçılığını taşıdı.

Öğretmen olmak için yatılı okullarda yıllarını vermişti.

Ama öğretmenlik ömrü dört ay sürdü. O dört ay, ona insanların hikâyelerine dokunmanın lezzetini tattırdı; sonrasında gazeteciliğe yöneldi.

Yeni Ülke ve Özgür Gündem’in Diyarbakır bürolarında şefliğimi yaptığı yıllarda, bölgenin en zor dönemlerinden biri yaşanıyordu.

Raif Türk, kalemini baskının değil hakikatin hizasına koyan bir gazeteciydi.

Sokağı bilen, halkın dilini konuşan, her haberin ardında bir insana dokunan bir hikâye olduğunu unutmayan bir meslek erbabıydı.

Onunla aynı dönemde gazetecilik yapan herkes bilir:

“Raif abi” bir haberin sadece kurgusunu değil, vicdanını da kurardı.

Ama hayatın bir yerinde, kaderi........

© Güneydoğu Ekspres