Güven; günümüzün en önemli kavramlarının başında gelmektedir. Güvenin devamlılık taşıyan sosyal ilişkilerin kurulmasını, bireyler, gruplar ve kurumlararası kabulü ve işbirliğini sağlayan, çatışmalara yönelik çözümleri olanaklı kılan, sosyal bütünleştirici özelliği olan bir kavram olması birey ve toplumun olmazsa olmazdır.
Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte insani duyguların da yapay hal aldığı ve bunun sonucunda en başta güven olmak üzere birçok değer ve duygunun yok olduğu söylenmektedir. Ondan olsa gerek söze başlarken, ‘eskiden insani değerler ve güven daha fazlaydı’ denir ve geçmişe özlem ifade edilir.
Sözlüğün tarif ettiği şekilde birine veya birilerine çekinme, kuşku ve korku duymadan güvenmek neredeyse imkansız hal aldı. Sırtını döndüğünüz, kayıtsız şartsız güvendiğiniz insanların bir gün sizi arkanızdan vurduğunu öğrenmeniz dayanılmaz acı verici olur. Birde ülke genelinde bu kavramı her an yaşamanız, acınızı katladığı gibi biran önce daha az insanın ve daha az temasın sağlandığı çok uzaklara gitme, insanlardan uzak kalma isteğini sonsuz artırıyor.
Ülkemizde son yıllarda neredeyse her alanda yaşadığımız güvensizlik hali süreklilik göstermekte ve her nedense sıradan olarak kanıksanmış bir duruma gelmektedir. Yazılı, görsel ve işitsel medyada tüm haber bültenlerinde olan-biteni hiçbir duygu ve tepki hissetmeden izlememiz, dinlememiz, okumamız kanıksanmış halimizin göstergesidir.
Bu kötü örnekler bireyleri, daha sonra da yayılarak tüm toplumu derinden etkiliyor ve de tüm gençlerin veya kestirmeden zengin olmak isteyenlerin tercih ettiği yol-yöntem olmaya başlıyor. Buda çürümüşlüğü hızla artırıyor. Hadi gelin bunlardan bazı örnekleri hatırlayıp, topluma yansımalarına bir göz atalım.
Dilan ve Engin Polat çifti ile başlayan ve Dilan Polat’ın 2019 yılındaki sosyal medya paylaşımında ‘şampiyonlar ligi’ olarak tanımladığı fenomenlerin şatafatlı yaşamlarını daha doğrusu görmemişliğini her gün izliyoruz. Sosyal medya milyonlarca takipçisi olan........