Ve konu ak gömlekli bir genç hekimin ‘kendini yaşatma’ diyenlere boyun eğmesiydi.
Askıdaki meslektaşıyla ilgili kötü haber çabuk yayılırken; aynı anda göl kenarına kayıp bir kadının cesedi vuruyor, sokakta bir kadın bedeni parçalanıyor ve öldürülen bir kız çocuğunun tutuklu ama serbest katillerinin magazini okunuyordu.
Ölümün resmi, bir kez daha o ana damga vurmuştu. Oysa yaşatmak için yola çıkmış bir hekim olarak bu damgaya sürekli vurmak ve paramparça etmek istiyordu.
Çünkü onlar ak gömleği giyip, yemin ederek, yola insan denilen canlıyı yaşatmak diye çıkmışlardı.
Şimdi arkadaşı ak gömleğiyle bu yoldan çıkmıştı.
Son reçetesini yazmadan gitmişti.
Belki veda etmeden gitmişti.
Belki şiirini okuyamadan gitmişti.
Belki çığlığını duyan olmamıştı.
Belki de çığlığını duyan toplum onu........